Sovyetler Birliği ve ajanları özgürlüğü, ve ulusların doğu ve orta avrupada bir dizi demokratik karekterleri yıktılar. | Open Subtitles | نجح الاتحاد السوفيتي وعملائه في تدمير الطابع الاستقلالي والديمقراطي لسلسلة كاملة من الدول في أوروبا الشرقية والوسطى |
Mile High City, son birkaç ayda bir dizi hunharca saldırıya maruz kaldı | Open Subtitles | عانت المدينة لسلسلة هجوم وحشى خلال الشهور القليلة الماضية |
Geçen yaz, Ben-ben senin hakkında bir hikaye yazdım, ve talihsiz olaylar serisi yüzünden, hikaye yayımlanacak. | Open Subtitles | لقد كتبت قصة عنكِ في الربيع الماضي ونتيجة لسلسلة من الأحداث المؤسفة سيتم نشر هذه القصة |
Chuck'ın gördüğü seri no'lar sahte bir kalıp paranın uzantısı. | Open Subtitles | الارقام التسلسلية التي رآها تشك هي لسلسلة عمليات تزوير لعملات |
Bu normal insanın DNA zinciri. | Open Subtitles | هذا هو الوضع الطبيعي لسلسلة الحمض النووي البشري |
Komuta zincirinin nasıl işlediğini öğrenme vaktiniz geldi de geçiyor. | Open Subtitles | إنّه الوقت لك لكي تعرف كيف لسلسلة القيادة أن تُدار |
Kanıt takip zincirine göre iki memur kanıtlara ulaşabiliyormuş. | Open Subtitles | طبقا لسلسلة الأدلة، هناك ضابطين فقط لهم الصلاحية بالوصول. |
Rus pazarına yeni bir vejetaryan restorant zincirini tanıtmayı arzuluyorsunuz. | Open Subtitles | إذاً أيها السادة، ترغبون بالترويج لسلسلة مطاعم صينية متخصصة بالخضراوات |
Ama senin de rızanla haklı olup olmadığımızı görmek için seni bir dizi deneye tabi tutmak istiyoruz. | Open Subtitles | بعد لكن بعد إذنكِ أودّ أن تخضعي لسلسلة من التجارب لنتأكد من ذلك |
Trenin patlaması bir dizi saldırının başlangıcıydı. | Open Subtitles | القطار الذي انفجر كان الهجمة الأولى .. لسلسلة هجمات . سيكون هناك المزيد |
SNP batı yakasının her yerindeki karakollarda, adliyelerde ve askerî üslerde meydana gelen bir dizi patlamadan mesul tutuluyordu. | Open Subtitles | الحزب كان مطلوبا لسلسلة تفجيرات و التي ضربت الساحل الغربي في عدة جهات في مراكز الشرطة ، المحاكم ، القاعدات العسكرية |
Diyorum ki, araştırmacı gazetecilik serisi olarak ne muhteşem bir fikir. | Open Subtitles | أقصد, يا لها من فكرةٍ رائعة لسلسلة تحقيقات |
Vücudun büyüleyici değşiklikler serisi geçirir. | Open Subtitles | فجسمك يخضع لسلسلة رائعة من التغييرات. |
Aynı yöntemle karısını öldürmüş ve bunu o katilin seri cinayetlerinden biri gibi göstermişti. | Open Subtitles | قتل زوجته ويبدو أنه مشابه لسلسلة القتل هذه |
Ayrıca istihbarat kaçırılma olayının daha geniş çaplı, bir seri saldırıyı tetiklemenin ilk aşaması olabileceğinden şüpheleniyor. | Open Subtitles | وتفيد الاستخبارات ,أن الاختطاف ربما يكون بمثابة البداية والخطوة الأولى لسلسلة من الهجمات الكبرى |
Bu normal insanın DNA zinciri. | Open Subtitles | هذا هو الوضع الطبيعي لسلسلة الحمض النووي البشري |
Ama emir komuta zinciri kavramı... hür iradeyi bitirir. | Open Subtitles | لكن المفهوم الكامل لسلسلة القيادة تمنع فكرة الارادة الحرة |
Fakat, tabii ki genom bu uzun zincirin en altında. Var olma zincirinin ilk birimi hücre. | TED | لكن بالطبع الجينوم هو القاع ليس إلا لسلسلة طويلة من الكائنات، كما كانت. |
CA: Yani, 100 tane şirket, bir bakıma bu besin zincirinin tam merkezinde. | TED | ك.أ: حسنًا مائة شركة هو عدد مقابل تمامًا لسلسلة الكيانات العاملة في مجال الغذاء. |
İsimlerini bilmiyorlarmış ama Thane ve Liz sayesinde artık dağıtım zincirine dair bir haritamız var. | Open Subtitles | حسنا,لم يعرفوا أسماء لكن الفضل لـ ليز و ثاين الان لدينا خريطة لسلسلة التوزيع |
Tüm bu cinayet zincirini tetikleyen kişiyi. | Open Subtitles | الذي أطلق العنان لسلسلة الجرائم هذه |
Bir dildir. Ama sözlü olarak yazabileceğimiz programatik bir notalar serisine indirgenebilecek bir dil değildir. | TED | انها لغة. لكنها ليست اللغة التي يمكن اختزالها لسلسلة من الملاحظات المبرمجة التي يمكن أن تكتب بالألفاظ |
Hayır, daire, mantıksal dizilerin ilk elementini sembolize eder. | Open Subtitles | لا، أنا مقتنع أنه رمز أول عنصر لسلسلة منطقية |