| Hayran hayran baktığını görmemek için kovmak zorunda kalmıştım. | Open Subtitles | إضطررتُ لطردها من الوظيفة لكي لا تبقى محدقةً بي متوسلةً طوال اليوم |
| - Birkaç gün sonra da kovmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | وبعد بضعة أيام لاحقاً، إضطررنا لطردها. |
| Maalesef onu kovmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | حسناً، أنا آسف، لكنّي اضطررتُ لطردها. |
| - Evet, kovmam gerekti. | Open Subtitles | نعم، اضطررت لطردها |
| Eminim bu kovulmasına zemin hazırlayacaktır. | Open Subtitles | كان ذلك سبباً لطردها حتماً |
| Ama bu onu kovmak zorunda kalacağın anlamına gelir. | Open Subtitles | -لكن هذا يعني أنّك ستضطرّ لطردها . |