Aşağıdaki yarım kazak var ya, merhum teyzeme ait, tavan arasında bulmuştum. | Open Subtitles | ونصف القميص في الأسفل، ذلك ينتمي لعمتي الميتة، وجدتها في علية منزلها. |
San Francisco'daki teyzeme.. | Open Subtitles | اريد ان ارسل خطابا لعمتي وهي كيم السابقة التي تعيش بالجبل |
Bilmiyorum, teyzeme yaptığın elbiselere bayıldığım için sana güveniyorum. | Open Subtitles | حسناً.. لا أعلم، أنا أثق بك لأني أحب الفساتين التي صنعتيها لعمتي |
Teyzemin hiçbir şeyi yoktu. | Open Subtitles | لم يحدث أي شيء لعمتي على الإطلاق |
Herhalde Teyzemin odasıydı. | Open Subtitles | لابد وأن هذه الغرفة كانت لعمتي |
Evet, teyzem için düzenlemeleri yapabilirim. | Open Subtitles | نعم، يمكنني اتخاذ الترتيبات اللازمة لعمتي. |
Birçok kişinin Zin teyzeye borcu varmış. | Open Subtitles | يبدو أن كثير من الناس يدينون بالمال لعمتي |
Onu teyzeme vereceğim, böylece kuzenimi hatırlayacağı bir şey olur. | Open Subtitles | أريد أن أعطيه لعمتي كي يكون لديها شيء تتذكر ابن عمي به |
Biliyor musun Quincy, 17 yaşındayken teyzeme onunla evlenmemesini söylemiştim. | Open Subtitles | حينما كنت مراهقاَ قلت لعمتي ألا تتزوجه |
Esther teyzeme yaptığınız muhteşem iş için size teşekkür etme şansını bulamamıştım. | Open Subtitles | على العمل الرائع الذي قمت به لعمتي إستر |
Eğer daha fazla istersen Bobby teyzeme ilave edebilirsin. | Open Subtitles | ان كنت مصر يمكنك إضافة بوبي لعمتي |
Bill Cosby, Paulette teyzeme yaptıklarından sonra benimle telefonda konuştuğunu göre çok cesurmuşsun! | Open Subtitles | بيل كوسبي .. لديك الكثيرة من الجرأة .. لترفع التلفون " وتتصلبي بعد ما فعلته لعمتي " باوليتي |
teyzeme Londra'ya yolumuz düşerse kapısının açık olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | قال مرة لعمتي أنه إذا جئنا إلى (لندن) في أي وقت سنكون موضع ترحيب |
Veya "Betty teyzeme geçmiş olsun kartı alayım" gibi. | Open Subtitles | أو بطاقة "الشفاء" لعمتي (بيتي)، تعلم؟ |
O zaman Teyzemin Ra Im'i katletmesine göz mü yumsaydım? | Open Subtitles | هل اترك جيل رام لعمتي لكي فقط تقاتله؟ |
(Kahkahalar) Kendisi benim Teyzemin beşinci dereceden büyük teyzesinin eşinin babasının karısının yedinci dereceden yeğeni, yani gerçekte ağabeyim. | TED | (ضحك ) وهو ابن الاخ السابع لزوجة عمتي ابو زوج العمة الخامسة لعمتي إذاً عملياً اخي الأكبر |
Tercihim yine Teyzemin kazanacağı yönünde. | Open Subtitles | مازالت انحاز لعمتي |
O kanser teşhisinin yaptığı tek şey ailemizin hayatını değiştirmek değildi; sürekli yeni testler için gidip gelme ve farklı doktorların belirtilere göre hastalıkları bir bir elemeleri süreci de stresli ve sinir bozucuydu, özellikle de teyzem için. | TED | لم يقم تشخيص سرطان عمتي بتغيير حياة عائلتنا وحسب، بل إن عملية الانتقال من اختبار إلى اختبار جديد، بين عدة أطباء يصفون الأعراض، واستبعاد مرض بعد الآخر، كان أمرا مرهقا ومحبطا، وخاصة بالنسبة لعمتي. |
Courtney Lisa'ya söylemiş, O da annesine, annesi doktoruna, doktorda teyzem Dolly'e, | Open Subtitles | (كورتني) قالت لـ(ليزا) والتي قالت لأمها والتي قالت لأخصائي العظام الذي قال لعمتي (دالي) |
- teyzem için yalan söylemiyorum. | Open Subtitles | انا لا أكذب لعمتي |
Alice teyzeye merhaba de. | Open Subtitles | قولي مرحباَ لعمتي " أليس " |