| Geçen yıl bir süreliğine burada görev yaptığı için giriş yetkisi vardı. | Open Subtitles | هو مصرح له بالدخول لأنه عُين هنا لفترة قصيرة خلال العام الماضي. |
| Ona verdiğim aşı bir süreliğine normal hissetmesine yardımcı olacak ancak nöronları hala havai fişek gibi patlamaya devam ediyor. | Open Subtitles | الدواء الذي حقنتها به سيجعلها تشعر بأنها طبيعية إلى حد ما لفترة قصيرة. لكن خلاياها العصبية ما زالت ملتهبة للغاية. |
| Ancak her yıl kısa bir süre, uzun kara kış şartlarını yumuşatır. | Open Subtitles | لكن، لفترة قصيرة كُلّ سَنَة، إنّ الإطلاقاتَ الشتائيةَ المُظلمةَ الطويلةَ ترخي قبضتها. |
| bir süre daha parti başlamayacak ama siz evinizdeymişsiniz gibi rahat edebilirsiniz. | Open Subtitles | , نحن لم نبدأ لفترة قصيرة لكن الناس ينتظرونكم . في المنزل |
| Bu yüzden şu an buradayım, sadece Biraz beklemeni isteyeceğim. | Open Subtitles | ،لهذا أنا متواجد هنا لأطلب منك كظم الأمر لفترة قصيرة |
| kısa süreliğine İngiltere'de küçük bir kilisede çalıştım. | Open Subtitles | لفترة قصيرة كنت أخدم في كنيسة صغيرة في انجلترا |
| kısa süre için bağlanmayacak adamla karşılaşmadım. | Open Subtitles | لم أقابل قط رجلاً لا يستطيع الالتزام لفترة قصيرة. |
| kısa süreli de olsa muhabbet edip keyifli dakikalar geçiriyoruz. | Open Subtitles | نتبادل الحديث وننسجم سوية حتى ولو كان ذلك لفترة قصيرة |
| Orada sadece kısa bir süreliğine bulunacaksanız o hâlde sömürmeniz gerekir. | TED | وإذا قررتم البقاء لفترة قصيرة حينها يجب الاستثمار. |
| Bayan Graham, kocanızı bir süreliğine alıkoyacağım. | Open Subtitles | سيدة جراهام, سوف احرمك من زوجك لفترة قصيرة |
| Engel olabilirim, en azından kısa bir süreliğine. Biraz nefes alırsın. | Open Subtitles | يمكنني ذلك ولو لفترة قصيرة . وحتى تستطيع التقاط أنفاسك |
| bir süreliğine sadece ölümlü değildin... insandın da. | Open Subtitles | لفترة قصيرة أنت لم تكن مجرد بشري لقد كنت إنساناً |
| En sevdiğim grup olduklarını söylemiyorum ama üniversitedeyken kısa bir süre hepimiz bu şarkıya sarmıştık ve tamamen benim sayemdeydi. | Open Subtitles | اسمعوا, أنا لم أقل انهم فريقي المُفضل ولكن لفترة قصيرة ونحن في الجامعة كنا نحب هذه الأغنية, وكان هذا بفضلي |
| O hâlde bir süre buradan uzak olacağımı da duymuşsundur sanırım. | Open Subtitles | إذن ، أراهن أنكِ سمعتِ أنني سأذهب من هنا لفترة قصيرة |
| Veya bir süre bedava çalışırız. Böylece bir mesaj vermiş oluruz. | Open Subtitles | أو يُمكننا العمل مجددًا لفترة قصيرة فقط لكي نرسل وجهة نظرنا |
| Bu tür belleklere dinamik denir, çünkü tekrardan veri tutmak için periyodik yüklenme gerektirdiğinden kısa bir süre yüklü kalırlar. | TED | لهذا تسمى الذاكرة ديناميكية لأنها تعالج الشحنات لفترة قصيرة قبل أن تتتسرب. تتطلب اعادة شحن دوري للاحتفاظ بالبيانات. |
| Biraz dinlenmesine izin verin. O çok hasta, memur bey. | Open Subtitles | دعه يرتاح لفترة قصيرة انه مريض جدا ايها الضابط |
| Ama kısa süreliğine, harika bir zamanlamayla, işe yaradı, değil mi? | Open Subtitles | لكن لفترة قصيرة لهذه اللحظة الرائعة من الزمن اتى بنتيجة ، اليس كذلك ؟ |
| Şehrin içinde biriyle kısaca iletişim kurdular. | Open Subtitles | لقد قاموا بالإتصال مع شخص ما لفترة قصيرة داخل المدينة |
| - Tatlım, kalmalısınız, birazcık daha... | Open Subtitles | .. يا عزيزى يجب ان تفعل، فقط لفترة قصيرة لا |
| ve sadece kısa bir süre için değil, muhtemelen yüz milyonlarca yıldan bahsediyoruz. | TED | وليس لفترة قصيرة من الزمن، ربما لمئات الملايين من السنين. |