| İşte sana bahsettiğim yere geldik. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى المكان الذي أخبرتك أن تتوقعه |
| Biz adaya sadece Çavuşun emirleri yüzünden geldik. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هذه الجزيرة بأوامر من سيادة العريف |
| Hayatta her zaman bir şeyleri kaybedersin. Dünyaya bunun için geldik. | Open Subtitles | لا يمكنكِ العيش بدون الفقد لقد أتينا إلى هذا العالم لهذا السبب |
| Ben küçükken buraya geldik, sadece annem ve ben. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا عندما كنت صغيراً أنا و أمي فقط |
| Buraya o solucan deliğinden geçerek geldik değil mi? | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا عبر الثقب الدودي أليس كذلك؟ |
| Buraya bu kâfirleri öldürmek için geldik, şımartmak için değil. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا كي نقتل أؤلائك الزنادقة و ليس تدليلهم |
| Bugün burada, sekizinci Henry ve Leydi Jane Seymour'un evliliklerine tanıklık etmek için bir araya geldik. | Open Subtitles | في الحلقات السابقة لقد أتينا إلى هنا لتوحيد هنري الثامن |
| Paranı almaya geldik. Anladın mı? | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا من أجل المال، أهذا مفهوم؟ |
| Buraya güzel bir akşam geçirmeye geldik bu konuyu açmalı mıydın? | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا لنحظ بليلة طيبة وقمت بذكر كل هذه الأمور.. |
| Buraya, sizi ona götürmeye geldik. | Open Subtitles | في مقرّ الأمم المتحدة لقد أتينا إلى هنا لجلبكِ إليه |
| Onunla buraya aynı seferle geldik ailem öldüğünden beri en yakınım o sayılır. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا في نفس البعثة ومنذ أن مات والدايّ فهو أقرب شيء ليّ كعائلة |
| Biz onu öldürmeye geldik, ama o intihar etmiş. | Open Subtitles | . لقد أتينا إلى هنا لقتله ، وهو قد انتحر |
| Otele geldik. Her şey yolundaydı. | Open Subtitles | . لقد أتينا إلى الفندق ، و كل شيء كان جيداً |
| Bu kâfileri gebertmek için buraya geldik, şımartmak için değil. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا كي نقتل أؤلائك الزنادقة و ليس تدليلهم |
| Size bir şey söylemeye geldik kumsaldaki en iyi göt sizde. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا فقط لنقول لكِ أنّ مؤخرتك هي الأكثر إثارة على الشاطئ |
| Biz buraya geldik çünkü burada güvende olacağımızı sandık. Çık dışarı. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا لأننا ظننا أننا سنكون بأمان,إخرج |
| Buraya Hughes dosyasını konuşmaya geldik ama tek yaptığın arılarından bahsetmek. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا لكي نتحدث عن قضية هيوز وكل ما قلته هو عن نحلاتك |
| Bilemiyorum. Buraya hafta sonunu erkek erkeğe geçirmeye geldik. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا من أجل عطلة أسبوع خاصة بالرجال، حسناً؟ |
| Düşün. Bir şeyler bulana kadar bir süreliğine saklanmak için geldik buraya. | Open Subtitles | يا رجل، لقد أتينا إلى هنا للاختباء لفترة |
| Buraya daha yeni geldik. Çocuklara bunu tekrar yaşatmayalım. | Open Subtitles | لقد أتينا إلى هنا حديثاً ولا داعي لتغيير حياة الأولاد مجدداً |