| Yüz yüze görüşme olmayacağı konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على أنه لن توجد مقابلات وجه لوجه |
| Onu gerçekten koruyacağımız konusunda anlaşmıştık bu yüzden senin araştırdığını söyledim ona. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على حمايتها من معرفة الحقيقة ولذا أخبرتها أنكِ تتحرين الأمر من المحتمل أن تأتي إليكِ |
| Adamlarının fazla dikkat çekeceği konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على أن رجالك كانوا يجلبوا إنتباه لا لزوم له |
| Kardeşim ve ben her şeyi kontrol ettik. karar verdik. | Open Subtitles | أنا وأختي تفاهمنا على كل شيء لقد اتفقنا على ذلك |
| Lütfen tekrar yapma bunu. İlk kasabada yemek ve dinlenmek için anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على أن نتوقف في القرية التالية لنأكل وننال قسطا من الراحة |
| Para konusunda anlaştık. Bu gece parayı alacağım. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على السعر و سأذهب للحصول على العملة غدا |
| Ona bazı şeyler söyleyeceğin konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على حوار معين - إلى أين سيذهب يا "ساره"؟ |
| İki haftalık bir şey olması konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على اسبوعين |
| İki haftalık bir şey olması konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على اسبوعين |
| Tamamen başbaşa kalacağımız konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على السرية التامة |
| Sadece üçümüz olacağımız konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على ثلاثتنا فقط |
| Savaş başladığında, Kaptan Hornigold'a yapılacak saldırıdan sorumlu olacak kişiyi benim seçeceğim konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على أنني سأختار رجلاً كي يكون مسؤولاً بإتخاذ خطوة مباشرة ضد القبطان (هورنيغولد) حينما تبدأ المعركة |
| Northwestern konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على (نورثويسترن) |
| Fiyata karar verdik. Ve SPECTRE daima sözünü tutar. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على سعر ومنظمة سبيكتر دائماً توفى بوعدها |
| Gezginin bir tehdit olduğuna emin olmadan o zarfı açmayacağımıza karar verdik. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على ألاّ نفتح هذا الظرف إلاّ إذا أُثبت أن المسافر يشكل تهديداً |
| Yalnızca bir mola için anlaşmıştık. | Open Subtitles | إنها تحتاج لاستراحة لقد اتفقنا على استراحة واحدة فقط |
| Burada yeterince zorlanmadığın konusunda anlaştık, bu yüzden seni oldukça uzak bir yere yollayacağız. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على انه لم يكن مستواك جيدا فبناءا على ذلك فسنقوم على ارسالك الى مكان بعيد |
| Banliyöde bir ilçe belediyesi konusunda anlaştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على حوار قاعة المدينة في الضواحي |