| Daduji evladı için verilen tazminatı reddetti bir halk harekatı başlatmak için. | Open Subtitles | لقد رفض دادوجى أن يأخذ تعويض عن وفاة نجله كى يبدأ ثورة |
| Parayı reddetti kendi salonumu açacam! | Open Subtitles | لقد رفض ان يقرضنى المال لافتح بها صالونى الخاص |
| Baban buna inanmayı reddetti. | Open Subtitles | العقيدة النهائية لقد رفض أبوك بحكمة أن يؤمن بهذا |
| Larry Summers bu film için röportaj vermeyi kabul etmedi. | Open Subtitles | لقد رفض لارى سمرز الموافقة على التصوير فى هذا الفيلم |
| Evlilik ziyaretini ayarlamama yardım etmek istemedi. | Open Subtitles | لقد رفض مساعدتي للقيام بزيارة زوجية حميمية |
| Gecikti, parasını ödemeyi reddetti. | Open Subtitles | لقد كان متأخراً, لقد رفض أن يدفع النقود. |
| İçine şeytan girmiş olabileceği fikrini reddetti, buna inanmıyordu. | Open Subtitles | لقد رفض فكرة تملك الشيطان, لقوله أنه لم يؤمن بها |
| Şey, bizi reddetti. Adamlarımızdan ikisini vurdu. | Open Subtitles | حسناً، لقد رفض عرضنا وقتل اثنان من فتياننا |
| Denize çişini yapmayı bile reddetti. Benzinciye ve hatta süpermarkete bile. | Open Subtitles | لقد رفض حتى التبول في المياه أو في محطة الغاز أو في المتجر |
| Tekrar tekrar söylüyorum, konsey istediğim takviye kuvvetlerini göndermeyi reddetti. | Open Subtitles | لقد رفض المجلس مرارا متكرارا ارسال التعزيزات التي طلبتها |
| Avukatlar Bürosu suçlamayı reddetti. | Open Subtitles | لقد رفض مكتب وزير العدل الأمريكيّ توجيه التهم |
| Barut almayı reddetti. Barutu onun adına almalıydım. | Open Subtitles | لقد رفض أن يشتري البارود فكان عليّ أحصل عليها بإسمه |
| İlk olarak, bağış toplamayı reddetti, hatta özellikle sana oğlunun trajik ölümünden sonra milyonlarca dolar paranın akacağını söylememe rağmen. | Open Subtitles | اولا لقد رفض أي حملات لجمع الاموال, رغم اني بالتحديد اخبرتك ان موت ابنه المأساوي |
| Tedavi olmayı reddetti. Başka ne yapabilirdin ki? | Open Subtitles | مهلاً, لقد رفض العلاج, مالذي أمكننا فعله غير ذلك؟ |
| Srikumar'ı oynayıp aksanlı konuşmayı reddetti. | Open Subtitles | لقد رفض أداء اللهجة الهندية بدور شريكومار |
| Arkadaşlarının yardım tekliflerini kabul etmedi ve bilinmezliğin teselli edici yanına sığındı. | Open Subtitles | لقد رفض مساعدة اصدقائه و لجأ الى راحة فى عالم مجهول |
| Dükkanlar bu gün kuponlarımızı kabul etmedi. | Open Subtitles | لقد رفض المخزن قسائمنا هذا اليوم |
| Bu film için röportaj vermeyi kabul etmedi. | Open Subtitles | و لقد رفض حضور تصوير لهذا الفيلم |
| Model seçimlerine gitmek istemedi. | Open Subtitles | لا ، ليس صحيحاً لقد رفض الذهاب إلى جلسة العارضات |
| Evet. Evet, bak, Forlan zorla tutulamazdı. Gözetim altında bulunmayı istemedi. | Open Subtitles | نعم, انظر, فورلان لم يريد أن يبقى في مكان واحد لقد رفض الحجز القضائي |
| Hastanın babası tanıdan emin olana kadar steroid tedavisini kabul etmiyor. | Open Subtitles | لقد رفض الأب الستيروئيدات حتى نتأكد من التشخيص |
| O, et ve patates işini reddetmiş. | Open Subtitles | لقد رفض الوظائف الاساسية |