| Bir 10 yıl daha yaşadı, ardından Makedon grubu kendisini yakaladı. | TED | لقد عاش لمدة عشر سنوات، ثمّ قبضت عليه مجموعة مقدونيّة. |
| Orada, kırbaç darbeleri ve prangalarla, güneşin altında... ilk gençlik ve delikanlılık günlerini... köleciliğin yok oluşunu düşleyerek yaşadı. | Open Subtitles | قبل عيد ميلاده الثالث عشر هناك , تحت السياط و السلاسل و تحت أشعة الشمس لقد عاش شبابه و سنين رجولته المبكرة |
| 5 yıl 20 gün yaşadı. Bana 50 dolara mal oldu. | Open Subtitles | لقد عاش خمس سنوات و 20 يوما كلفنى 50 دولارا |
| Karısı ve kızıyla sarayda asilzade gibi yaşıyordu. | Open Subtitles | لقد عاش مثل الملوك في القصر مع زوجته و اٍبنته |
| Evet, çok uzun zamandır burada yaşıyordu. | Open Subtitles | نعم لقد عاش هنا لسنوات طويلة يذكرها الجميع |
| Yıllarca annesiyle yaşamış - annesi otoriter biriymiş - ve onun okulda da pek iyi zaman geçirdiğini sanmam. | Open Subtitles | لقد عاش مع امه لسنوات عديدة كانت سيدة متحكمة جدا ولا اعتقد انه نال وقتا جيدا اثناء الدراسة ايضا |
| Deniz kenarında küçük rahat bir evde annesi ve babasıyla yaşardı. | Open Subtitles | لقد عاش برفقة أمّه وأبّيه في منزل صغير دافئ بجانب البحر. |
| Arabasında yaşıyor, tuvalete gitmek için bile dışarı çıkmıyor ve camları ışıl ışıl. | Open Subtitles | حسناً لقد عاش في سيارته ولا يذهب إلى الحمام ونوافذه لامعة جداً |
| Lösemiye yakalandıktan sonra sadece üç ay yaşadı. | Open Subtitles | لقد عاش ثلاثة أشهر فقط مصابا بسرطان الدم |
| İnsanlar yıllarca bunlar olmadan yaşadı. | Open Subtitles | لقد عاش الناس بدون هذه الأشياء لألوف السنوات. |
| O bir lider! 40 yaşına kadar annesiyle yaşadı! Annesi, yulaf ezmesini zehirlemeye çalıştı! | Open Subtitles | لقد عاش مع والدته حتى سن الأربعين وحاولت دس السم له في دقيق الشوفان |
| Bütün yaşamında epilepsiden acı çekerek, 27 yıl daha yaşadı | Open Subtitles | لقد عاش اكثر لمدة 27 سنة متحديا لمرض الصرع طوال عمره |
| Messala yahudileri tanıyor. Onların arasında yaşadı. | Open Subtitles | ميسالا يعرف هؤلاء اليهود لقد عاش بينهم و يعرف لغتهم |
| Evet dostum, o nehirin altında 16 yıl yaşadı. | Open Subtitles | أجل ، لقد عاش تحت هذا النهر لأكثر من ستة عشر عاماً |
| Evet, bu olayla yaşıyordu. Tüm düşündüğü, tüm konuştuğu buydu. | Open Subtitles | لقد عاش القضية كانت الشئ الوحيد الذى يفكر فيه |
| Yıllardır yerin altında huzurlu yaşıyordu. | Open Subtitles | لقد عاش بسلام وحيدا تحت السطح لكل هذه السنوات |
| Mendez, dünyaya sunduğu her şeyin tamamen aksine yaşıyordu, Gibbs, ve her şey kâr amaçlıydı. | Open Subtitles | لقد عاش مينديز معتمدا على كل شئ يقدمه للعالم ، جيبز وكله من اجل الربح |
| O bir keişişti, bir şeytan kovucu. 13. yüzyılda yaşamış. | Open Subtitles | أهو راهب أهو طارد أرواح.. لقد عاش تقريبا فى القرن الثالث عشر الميلادى |
| Genç birini öldürmek gibi değil ki. Yeterince yaşamış zaten. | Open Subtitles | إنه ليس بشاب صغير لقد عاش بما فيه الكفاية |
| Andric son on yılda dört şehirde yaşamış: | Open Subtitles | لقد عاش أندريك في أربع مدن خلال العشرة سنين الماضية |
| Kızıyla birlikte yaşardı ama bu kız o değil. | Open Subtitles | لقد عاش مع ابنته، ولكن هذه الفتاة ليست ابنته |
| yaşıyor ve nefes alıyor. Onun işi çok zor. | Open Subtitles | لقد عاش وتنفّس عمله مثل مُعظم المُبادرين. |
| Bir töreni hak ediyor. Bir yaşam sürdü. | Open Subtitles | إنه يستحق الدفن ، لقد عاش حياة |
| Üniversiteden önce teyzesiyle yaşıyormuş. Onu birkaç kez gördüm. | Open Subtitles | لقد عاش مع خالته قبل الكلية لقد قابلتها مرتين ربما |