"لكنه لم يفعل" - ترجمة من عربي إلى تركي

• ama yapmadı
• ama dönmedi
• ama öldürmedi
• ama aramadı

Bana kendi istediklerimi seçmemi söyleyebilirdi ama yapmadı işte.
كان بإمكانه أن يترك لي حرّية الاختيار لكنه لم يفعل ذلك

Karşılık olarak Rutherford, başını sallayıp yürümeye devam edebilirdi, ama yapmadı.
رداً على ذلك كان يمكن أن يومئ رذرفورد برأسه ببساطة و يمضي و لكنه لم يفعل

Beni öldürmeliydi, ama yapmadı.
لقد كان من المفترض أن يقتلني لكنه لم يفعل

Yakın zamanda dönecekti ama dönmedi.
كان يريد العودة قريباً ,لكنه لم يفعل

Beni öldürebilirdi ama öldürmedi. Düşünün, soruyu yanlış yanıtladık.
كان بوسعه قتلي بسهولة لكنه لم يفعل لم نجب صحيح على سؤال الأذعة

Geri döndüğünde arayacağını umuyordu, ama aramadı.
كان يُفترض أن يتصل عندما عاد، لكنه لم يفعل.

Kalıp mücadele edebilirdi ama yapmadı.
كان باستطاعته ان يبقى ويحارب لكنه لم يفعل.

Bize karşı savaşabilirdi ama yapmadı.
كان بمقدوره اللحاق بأي أحد منا لكنه لم يفعل

Dedemin bu akşam bize hayır demesi için mükemmel bir fırsat vardı ama yapmadı.
جدي كان لديه الفرصة المناسبة لرفض طلبنا الليلة لكنه لم يفعل

Hiçbirimizin bundan haberi bile olmazdı. ama yapmadı, şimdiyse kızı bu yüzden ölecek.
وما أمكن لأحدنا أن يعرف لكنه لم يفعل والآن ابنته ستموت

O beni defalarca öldürebilirdi ama yapmadı.
كان يمكنه قتلى لعدة مرات ، لكنه لم يفعل.

O beni birçok kere öldürebilirdi ama yapmadı.
كان بإمكانه أن يقتلني عدة مرات، لكنه لم يفعل.

Beni de öldürebilirdi ama yapmadı.
كان بوسعه ان يقتلني لكنه لم يفعل

Sende güven oluşturmalıydı, ama yapmadı.
كان يجب أن يثق بك لكنه لم يفعل هذا

Kafası karışmıştı. Sanki beni bıçaklamak istiyordu ama yapmadı.
كان متحيراً أراد أن يطعنني لكنه لم يفعل

O bir, albay. Ordu, onun Agra'ya geri döndüğünü söyledi, ama dönmedi.
الجيش قال أنه ذهب لآغرا لكنه لم يفعل

Princeton'a bir iş gezisine gidiyordu ve birkaç gün içerisinde geri dönmesi gerekiyordu ama dönmedi.
كان ذاهباً في رحلة "عمل إلى "برينستون وكان من المفترض أن يعود في غضون أيام قليلة لكنه لم يفعل

- ama dönmedi.
لكنه لم يفعل ذلك. لا

Adam onu öldürebilirdi, ama öldürmedi.
كان باستطاعة المطارد أن يقتله و لكنه لم يفعل

İsa'nın beni öldürmesi gerekirdi, ama öldürmedi.
يسوع كان ينبغي له أن يطرحنى أسفل ، لكنه لم يفعل هو غفر لي

Beni istediği zaman öldürebilirdi, ama öldürmedi.
, هو كان بأمكانه قتلي في أي وقت لكنه لم يفعل

Sabah beni arayacağını söyledi ama aramadı.
ووعدني أن يتصل في الصباح لكنه لم يفعل.