Zoruna gittiğini biliyorum Ama böyle şeyler olabilir. | Open Subtitles | انظر, أعلم انك تتقبل الامر بصعوبة لكن هذه الأشياء تحدث عادة |
Sokaklardaki ışıklı yol direklerinin tuhaf ilişkisini görüyorum, farklı yorumlara yol açabilecek halini görüyorum, Ama böyle şeyler beni güldürüyor. | TED | لقد التقيت ببعض الأشياء يمكنني أن أطلق عليها علاقات فضولية بين أعندة الإنارة في الشوارع ذات تأويلات مختلفة لكن هذه الأشياء تسعدني |
- Ama böyle şeyler olur. - Bilemiyorum. | Open Subtitles | لكن هذه الأشياء تحدث- لا أعرف- |
Luke hakkında kötü haber vereceğim için üzgünüm ama bu tür şeyler her zaman göründüğünden daha karmaşık olmuştur. | Open Subtitles | الولد ، لوك أنا آسف لكونى حامل الأخبار السيئة لكن هذه الأشياء تبدو دوماً أكثر تعقيداً ممَ تبدو عليه |
Biliyorum evlat ama bu tür işler otobüs tarifesi gibi işlemiyor. | Open Subtitles | أعرف، لكن هذه الأشياء لا تسير حسب المواعيد دائما |
Buraya gelmemiz iki saat sürdü, ama bu şeyler çok dengesiz altı saat kadar süreceğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | لقد استغرقنا ساعتين للوصول إلى هنا لكن هذه الأشياء غير مستقرة سأقول أننا سنستغرق 6 ساعات للعودة |
Vay canına, makine manyağı olduğunu biliyordum ama, bu şeyler sanki taş devrinden kalmış gibi görünüyorlar. | Open Subtitles | يا للروعة، عرفت أنك مدمن أدوات... لكن هذه الأشياء تبدو... كأنها من العصر الجوراسي |
Ama böyle şeyler zaman alır. | Open Subtitles | لكن هذه الأشياء تتطلب وقتا! |
Evet ama bu tür şeyler ağırdır. | Open Subtitles | أجل، لكن هذه الأشياء تبدو ثقيلة. |
- Tamam ama bu şeyler tırmanabiliyor. | Open Subtitles | -حسناً، لكن هذه الأشياء قادرة على التسلق |