| paraya ihtiyacı olacak. Bildiğin gibi tüm paramı Vegas'ta fahişelere harcadım. | Open Subtitles | وسوف تحتاج للأموال, وأنت تعلمين أننى, فقدت كل أموالى فى فيجاس على العاهرات. |
| Karım kaçırıldı. Bizim paraya fidyeyi ödemek için ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لقد تم خطف زوجتي فنحن بحاجة للأموال لدفع الفدية |
| Neden ilk başta bana paraya niçin ihtiyacın olduğunu söylemedin? | Open Subtitles | ولم لَم تخبريني ؟ هذا سبب إحتياجك للأموال |
| Misafirperverliğiniz için ödenecek paranın getirilmesi için de gereken talimatı verdim. | Open Subtitles | . أعطيت الأوامر للأموال التى ستجلب . أنت ستدفع ثمن ... |
| Demirci; bir tahıl değirmeni, bir tuz değirmeni ve bir para değirmenini dikkatlice üretti. | TED | على جوانبه صنع الحداد بدقة طاحونة حبوب وطاحونة ملح، وطاحونة للأموال. |
| Ama en çok para getiren cücelermiş. | Open Subtitles | و لكن الأقزام كانوا أكبر مصدر للأموال |
| O kadar yol geldin, ama cevap alamadın bu da, hak ettiğin paraya ve şöhrete kavuşamayacağın anlamına geliyor... | Open Subtitles | مررت خلال كل هذا و لم تحصل على الجواب و هذا يعنى لا للأموال و لا للشهرة ... التى تستحقها |
| Bazen de Pat Benatar'la çalardık, ama sadece paraya ihtiyacım olduğunda. | Open Subtitles | (عزفت مع (بات بيناتار لكن كان هذا فقط عندما احتجت للأموال |
| Bakın, peşinde olduğun şöhretin paraya dönüşeceğini düşünüyorsan, | Open Subtitles | اذا تسعين وراء ... الدعاية . تعتقدين انها ستتحول لمورد للأموال |
| İskoçya'yı korumak için paraya ihtiyacın var. | Open Subtitles | انتِ بحاجه للأموال لتنقذي سكتلندا. |
| Pat Benatar'la da çaldım, ama sadece paraya ihtiyacım olduğunda. | Open Subtitles | (عزفت مع (بات بيناتار لكن كان هذا فقط عندما احتجت للأموال |
| paraya ihtiyacı yok. | Open Subtitles | ليست بحاجة للأموال. |
| paraya ihtiyacım bile yok. | Open Subtitles | لستُ بحاجة للأموال. |
| Belli ki paraya ihtiyacın yok. | Open Subtitles | واضح أنكِ لستِ بحاجة للأموال |
| Araştırmamı finanse ettirecek paraya ihtiyacım vardı ve yaptığım şeyi düzeltmenin Leann'i geri almamın tek yolu buydu. | Open Subtitles | احتجت للأموال لتمويل أبحاثي و هذه هي الطريقة الوحيدة لإصلاح ما أفسدته (و الطريقة الوحيدة لإرجاع (لين |
| Sevindim çünkü paraya ihtiyacın var. | Open Subtitles | مسرورة لأنك بحاجة للأموال |
| İşlem hareketlerinin adı paranın asıl kaynağını gizlemek için sistematik olarak değiştirilmiş. | Open Subtitles | هناك تغيير منهجي في رؤوس الصفقات لإخفاء المصدر الحقيقي للأموال |
| İki Van de Graaff hızlandırıcımız, kendi kiklotronumuz ve paranın alabileceği en iyi bilgisayarlar var. | Open Subtitles | معالجي سرعة و سيكلوترون خاص بنا وأفضل حاسب يمكن للأموال أن تشتريه |
| Şuradaki beyefendi tam olarak... soyulmayı bekleyen bir para basma makinası. | Open Subtitles | ذلك الشخص الذي في الداخل هو الأكثر امتلاكا للأموال التي في انتظار لأحد أن يختلسها |
| Muhtemelen Lily-Anne Lau'nun bir para aklama yeri var. | Open Subtitles | ليلي آن لاو قد تكون متورطة في عمليات غسيل للأموال |
| O sene en çok para getiren film Arabistanlı Lawrence'dı sanırım. | Open Subtitles | أظن بأن أكبر مدر للأموال في تلك السنة هو Lawrence of Arabia. |