| (Gönüllü olup gelen herkes affedilecek) (teslim olmak için sığınaklara gelin) | Open Subtitles | اللذين يأتون الآن طوعاً لن يقتلوا .. تعالوا إلى الملاجيء للإستسلام |
| Terörizm Çin'i teslim aldı. | Open Subtitles | حاولت إرهاب بقية الصين للإستسلام القيادة العليا اليابانية قامت بمذبحة |
| - teslim olmaları için şans verelim. | Open Subtitles | وربما كان يجب علينا أن نعطيهم فرصة للإستسلام |
| Sheldon ile tanışmadan önce ben de vazgeçmeye hazırdım. | Open Subtitles | قبل أن أقابل شيلدون، كنت مستعدة للإستسلام أيضاً |
| Kullan, ya da kullanma, ama ben savaşmadan pes etmem. | Open Subtitles | أستستعملها أَم لا أنت لاتميل للإستسلام دون الهجوم |
| Eğlence düzenleme konusunda teslim müzakeresindekinden çok daha iyisiniz. | Open Subtitles | أنت جيد في إختيار الرفاق أكثر من التفاوض للإستسلام |
| Belki bu yüzden teslim olmaları için iki bomba atmak gerekti. | Open Subtitles | لهذا أخذ قنبلتين للحصول عليهم للإستسلام. |
| teslim olursanız, panzehiri de alacaksınız. | Open Subtitles | هؤلاء على إستعداد للإستسلام الهدية ستكون ترياق السم. |
| O zaman bu kişinin teslim olma anlayışına göre değişir. | Open Subtitles | حسناً إذاً قد يعتمد هذا على تعريف المرء للإستسلام |
| Bazen kendinden büyük bir güce teslim olmalısın. | Open Subtitles | آحياناً ينبغي أن ترتكن للإستسلام لشيئ آعظم منك |
| Herkesin barış içinde teslim olması için sizinle konuşacağımı söyledim. | Open Subtitles | قلت لها أنّه يمكنني التفاوض للإستسلام السلمي لجميع الأفراد. |
| Tamam, teslim olman için sana son bir şans vereceğim. | Open Subtitles | حسناً، أنا سأعطيك فرصة واحدة أخيرة للإستسلام. |
| Resmi olarak bir anlaşma yapılmadı ama iyi bir kaynağım, rehineleri tutanlardan birinin teslim olmak için konuşmaya başladığını söyledi. | Open Subtitles | "لمْ يتم إبرام أيّ إتفاق رسمياً، لكن مصدر في موقع جيّد يُخبرني أنّ أحد الخاطفين" "قد بدأ مُفاوضات سريّة للإستسلام." |
| Amam henüz teslim olmaya hazır değilim. | Open Subtitles | لكنني لست مُهيأ للإستسلام والتخلي عنها بعد |
| Iste bu yüzden 200.000 kisi 60.000'e teslim oldu. | Open Subtitles | لذا قام 200 ألف جندي للإستسلام لـ 60 ألف |
| Sanırım önce onlara teslim olma şansı verirsiniz. | Open Subtitles | أقترح بأنّك تعطيهم فرصة للإستسلام أولاً |
| Washington'ı teslim etmek için getiriyor. | Open Subtitles | أنه يجلب واشنطن إلى هنا للإستسلام. |
| Ayrıca, ...vazgeçmeye de programlanmadıkları besbelli. | Open Subtitles | وعلى ما يبدو أنهم لم يُبرمجوا للإستسلام |
| Bana vazgeçmeye hazır olup olmadığımı sordu. | Open Subtitles | سألني عمّا لو كنتُ مُستعدّاً للإستسلام. |
| vazgeçmeye oy verdiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنني أصوّت للإستسلام جيد |
| Hayatta düşünürseniz muhakkak pes etmek için bir sebep bulursunuz. | Open Subtitles | تعلمون، في الحياة إذا تركتماها فأنتم دائماً تقومون بخلق سبب للإستسلام |
| Biliyor musun sen öyle bağırmasaydın ben çoktan pes etmiş bir köşede ağlıyordum. | Open Subtitles | فقد كنت مستعداً للإستسلام وأخذ قيلولة قبل أن تصرخين بشدة |