Osmanlılar artık, Kürdistan'ı, Mısır'ı ve İslam'ın en kutsal şehirleri olan, | Open Subtitles | العثمانيون الأن يسيطرون على كردستان مصـــر والأماكن المقدسة للإسلام مكة والمدينة |
İnşallah, yakında kollarımızı açıp yeni bir evladımızı İslam'a buyur ederiz. | Open Subtitles | إن شاء الله, سنحمل الطفل بأيدينا قريباً ونرحب بالطفل الجديد للإسلام |
Şeriatı oluşturan bu gibi şeyler, Şeriatın sorunlu yönleri, İslam'ın daha sonraki yorumlarına, sonradan katılmıştır. | TED | ان هذه القوانين الاسلامية أو المفاهيم الخاطئة للإسلام التي تطورت تبعاً لتفاسير لاحقة للقرآن الكريم |
İslam'ın barış dolu olduğunu gösteren din adamları var. | TED | يوجد هناك رجال دين ممن يشاركون التفسيرات السلمية للإسلام. |
Ve bazıları için, radikal İslam'ın dünya görüşü bu açık yaralardan içeri sızan enfeksiyona dönüşüyor. | TED | وبالنسبة للبعض، أصبحت النظرة العالمية للإسلام الراديكالي العدوى التي تنقض على هذه الجروح المفتوحة. |
Hristiyanlık için ilk kiliselerden birisini veya İslam için ilk camilerden birisini tasarlamak gibiydi. | TED | لقد كان مثل تصميم أول الكنائس للديانة المسيحية، أو أول الجوامع للإسلام. |
Mali'de gelişen İslam'ın son derece başarılı biçimi, bu özgürlükleri ve bu özünde olan kültürel çeşitliliği kabul ettiği için rağbet gördü. | TED | أصبح الشكل الناجح للإسلام الذي تطور في مالي شائعًا لأنه يقبل هذه الحريات والتنوع الثقافي المتوارث. |
Bir çok müşrik aile çocukları İslam'ı kabul edince parçalandı | Open Subtitles | كثير من العائلات الوثنية كانت قد انقسمت الى قسمين عندا تحول أبنائهم للإسلام |
İslam adına yapılan terör ve şiddet eylemleri, sadece yanlış değil, İslam'a da karşıdır. | Open Subtitles | الأعمال الأرهابية التى حدثت تحت مسمى الإسلام هى ليست خطأ فقط وأنما هى مضادة للإسلام |
Bu sahte gösteriye ve onun bana aşık olup İslam'ı seçmesiyle hiçbir alakam yok. | Open Subtitles | أو أنّي أتغاضى عن اعتناق أحدهم للإسلام بناءً على إعجاب بالثانويّة فقط |
Onların İslam anlayışına asla inanmadım. Ve fark ettim ki bir Amerikan olmak için ülkemi ve dinimi onurlandırmalıyım. | Open Subtitles | لم أؤمن بإنتمائهم للإسلام قط و أدركتُ كيّ أكونأمريكي.فعليّأن أشرفبلاديّوديني. |
Ama İslam'ın tıbba en müşahhas katkıları, özel ilaç formüllerinde az, ama onun kapsayıcı felsefesinde daha çoktur. | Open Subtitles | لكن أكثر المساهمات الملموسة للإسلام أقلّ من ناحية الأدوية المتخصّصة وأكثر من ناحية فلسفيته الشاملة |
Hacı olarak, İslam'ın en bilindik sembolü olan Ana Mescit'e, yani Kâbe'ye gelmiştik. | Open Subtitles | كحجاج جِئنا إلى المسجد الحرام إلى الكعبة الرمز المعروف للإسلام |
Ama İslam için öneminin, ilk Müslüman toplum tarafından şehir gelişirken keşfedildiğini tahmin ediyorum. | Open Subtitles | ولكن أهميتها للإسلام كما أتصور كشيء اكتشفه المجتمع المسلم فى وقت مبكر وهو يتطور |
Vahabiler Osmanlı İmparatorluğu ve onun İslam'ın kutsal şehirlerindeki hakimiyetine tehdit oluşturan farklı bir İslam mezhebiydi. | Open Subtitles | جلب الوهابيون شكلاً مميزًا للإسلام يهدّد الإمبراطورية العثمانية وسيطرتها على أقدس بقاع الإسلام |
Ama bu durum, silahlarla aynı anda İslam'ın karamsar ve hoşgörüsüz versiyonu olan Vahabiliğin gelmesi anlamına geliyordu. | Open Subtitles | مما يعني أن السعودية مع السلاح، صدرت أيضاً الرؤية المتشائمة المتعصبة للإسلام المتجسدة في الوهابية |
Onunla birlikte, Batı'da kabul görecek yozlaşmış bir İslam'ı savunan acınası son sesler de susar. | Open Subtitles | آخر الأصوات البائسة للإسلام الفاسد تصبح مقبولة للغرب |
İslam karşıtı söylem de yükselişte ve bu ulusaşırı. | TED | من منظور ثقافي وخطاب معادي للإسلام هو أيضاً في تصاعد وفي دول عديدة . |
Ve aynı problem İslam'a saygı. | TED | ونفس المشكلة بالنسبة للإسلام. |
Bu İslami şeyler 11 Eylül'den sonra başladı. | Open Subtitles | فكرة التحول للإسلام بدأت بعد الحادي عشر من سبتمبر |
İslamiyet'in anormal düşmanları yeni bir yol buldular ve bize saldırıyorlar, kardeşlerim. | Open Subtitles | الأعداء الشاذون للإسلام إبتكرو طرق جديدة في إرتِكاب الأعمال وحشية ضد إخوننا وأخواتنا |