| Biz de tam seni aramaya çıkıyorduk, değil mi? | Open Subtitles | لقد كنا سنذهب للبحث عنك يا رجل أليس كذلك؟ |
| seni aramaya gelen kimse olduğunu hiç zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّ هناك أيّ شخص قادم للبحث عنك. |
| Bak, aklına başka şeyler getirme olur mu? Muhtemelen seni aramaya gitmişlerdir. | Open Subtitles | دعينا لا نتسرع بالإستنتاجات ربما ذهبوا للبحث عنك |
| GGM sana bakmaya geldi. | Open Subtitles | شرطة الهجرة جائت للبحث عنك أعتقد أنهم يُراقبون المنزل |
| Seni aramak için daha fazla asker katılım sağladı. Her yerdeler. | Open Subtitles | جنود البحرية يتزايدون للبحث عنك في كل مكان. |
| Ölmek pahasına buraya, seni bulmaya geldim. | Open Subtitles | لكنت أتيت للبحث عنك ِ وإن . كلفنى ذلك حياتى |
| Yoksa sizi aramaya devam ederse aynı bu adam gibi görüneceksiniz. | Open Subtitles | بصورة أخرى، ستصبح مثل هذا إذا عاد للبحث عنك |
| Sonra da çok kızgın bazı Fransızlar seni aramaya gelecek. | Open Subtitles | بعض الفرنسيين الغاضبين جدا سيحضرون للبحث عنك |
| seni aramaya geleceğimi düşünmedin mi Cadi? | Open Subtitles | ألم تعتقدي أني سآتي للبحث عنك . كادي؟ |
| Aslında o yüzden seni aramaya geldim. | Open Subtitles | في الواقع هذا سبب مجيئي للبحث عنك |
| Bugün de gelmesen seni aramaya başlayacaktık. | Open Subtitles | .لو تأخرت ليوم اخر كنا سنذهب للبحث عنك |
| Birisi seni aramaya çalıştığında bulunduğun yerden 4 bin mil ötede Fransa'nın Calais şehrinden aramaya başlayacaklar. | Open Subtitles | ، وأي أحد يأتي للبحث عنك "سيبدأون بحثهم في "كالاي - فرنسا على بعد 6436 كيلو متر . من مكانك الفعلي |
| seni aramaya çıktığımda arkamdan geldi... | Open Subtitles | عندما ذهب للبحث عنك لقد جاء خلفي |
| Geri dönmeyince seni aramaya çıktık. | Open Subtitles | حينما لم تعد, ذهبنا للبحث عنك. |
| Telefonunu açmadığın için sana bakmaya geldiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنه جاء للبحث عنك لأنك لم تكوني تردين على هاتفك. |
| Ben de sana bakmaya geliyordum. Hadi odama gel. | Open Subtitles | كنت ساذهب للبحث عنك. |
| Yapmışsın ki o da Seni aramak için çıkmış olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأنك فعلت هذا لا بد وأنه ذهب للبحث عنك |
| Seni aramak için Karantina'ya gittik ancak orada değildin. | Open Subtitles | ذهبنا إلى المحجر للبحث عنك ولكنك لم تكوني هناك |
| Ben de tam seni bulmaya geliyordum. | Open Subtitles | في الواقع كنت ذاهباً للبحث عنك |
| Yaptıklarımı yüreğim kaldırmadı ve çabucak sizi aramaya geldim. | Open Subtitles | ندمتُ على ما فعلت مباشرة وجئتُ للبحث عنك, |
| Almanlar birazdan, buraya gelip, seni ararlar. | Open Subtitles | إن الألمان سيصلون قريباً وسيأتون للبحث عنك. |
| Saniyeler önce ulusal emniyeti seni araması için göreve çağırdım.. | Open Subtitles | لقد كنت على بعد لحظات من الاتصال بالحرس الوطني للمجيء للبحث عنك |
| Ben de sana bakıyordum. O arıyor. | Open Subtitles | كنت سأخرج للبحث عنك إنه الرجل المطلوب |
| Eh, Binbaşı polis Seni bulmak için şehrin altını üstüne getirdi. | Open Subtitles | حسنًا أيها القائد مسؤول الأمن يقلب المدينة رأسًا على عقب للبحث عنك. |
| Bragg ve adamlarından bazıları sizi aramak için hapishaneye gittiler efendim. | Open Subtitles | براغ* ورجاله ذهبوا للسجن للبحث عنك |