| Bunlardan biri belli ifadelerin hayatta kalmak için önemli olması. | TED | إحداها هي أن بعض التعبيرات مهمة للبقاء على قيد الحياة. |
| Deliler gibi yalvardıktan sonra nihayet yanında kalmak için izin alabilmiştim. | Open Subtitles | لقد حصلت على اذنه للبقاء بقربه بعد ان كدت ان اجن |
| Kimsenin kalacak bir yeri yok. Kimse şimdi ne yapmamız gerektiğini bilmiyor. | Open Subtitles | لا احد عنده مكان للبقاء فيه لا احد يعرف ماذا يفعل لاحقا |
| Çembere girebilmek çok uzun zamanımı aldı ve orada kalmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | استغرقني الأمر كثيراً من الوقت لأدخل دائرتهم و أخطط للبقاء هناك |
| Tahliye edilmişler ve bu gece Kuzey'e ailesinin yanında kalmaya gidiyorlarmış. | Open Subtitles | مالية ,وقد تم طردهم وقد توجت شمالاً الليلة للبقاء مع عائلتها |
| Sizin ksabayı terk etme sebebiniz benim kalma sebebimle aynı. | Open Subtitles | أسباب رغبتك بمغادرة البلدة هي ذات أسباب قدومي للبقاء بها |
| Tamam, uçaktan inemedim, onların balayı suitinde kalmak zorunda kaldım | Open Subtitles | لم أجد طائرة للعودة، لذلك اضطررت للبقاء فى جناحهما الخاص |
| Dahası, biz, hayatta kalmak için mümkün olduğunca uyumlu davranan kazananların soyundan geliyoruz ve onların genlerini devam ettiriyoruz. | Open Subtitles | بالإضافة إلى ذلك ، نحن ننتسب إلى أسلاف كانوا هم المنتصرين.. في تكيفهم بكل طريقة ممكنة للبقاء وتمرير جيناتهم. |
| Sadece kalmak için bir yerden daha fazlasını arıyor olabileceğini ummuştum. | Open Subtitles | تمنّيت لو انك كنت طلبت منى أكثر من مجرد مكان للبقاء |
| ağrıyı dindirmek, hastalığı yenmek, sağIıklı kalmak için insanlara yardım etmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنا من المفترض أني أساعد الناس ليسيطروا على ألمهم لهزيمة المرض,للبقاء أصحاء |
| Kurtulur kurtulmaz, Amerikalılar sığınma verene kadar kalacak bir yerim var. | Open Subtitles | عندما أصبح حراً، لدي مكان للبقاء ريثما يضمن لي الأمريكيون اللجوء |
| Bu gece, bir ölümün daha gerçekleşirse yaşamak için son şansın kalacak. | Open Subtitles | الليله لو ان الموت عاد مجددا سوف تبقى لك فرصه اخيره للبقاء |
| Ona bakmanı yani. Biraz rahatsız ve kalacak bir yere ihtiyacı var. | Open Subtitles | اريدك ان تهتم به ، إنه مريض ، ويحتاج لمنزل للبقاء به |
| Bir gece daha kalmayı planlıyorsanız, öğlene kadar ödeme yapmalısınız. | Open Subtitles | يجب دفع الإيجار مساءاً لو كنت تخطط للبقاء لليلة أخرى |
| kalmayı çok isterim fakat halihazırda babama yazdım ve beni bekliyor olmalı. | Open Subtitles | أنا أحب كثيرا للبقاء ولكن سبق لي كتب إلى أبي وأنه سيكون تتوقع لي. |
| Belki, daimi baskı karşısında, hayatta kalmaya dair ilkel içgüdülerim yaylarla bağlantıya geçmiştir. | TED | ربما، في مواجهة الضغط المستمر، غريزة رجل الكهف للبقاء على قيد الحياة إرتبطت بالأقواس. |
| Yinelenen suistimalden muzdarip bir zihnin umutsuzca hayatta kalma çabası. | Open Subtitles | إنها وسيلة يائسة للبقاء بالنسبة لروح قد عانت إساءات متكررة |
| Yarına kadar buraya varamaz. Bu durumda, kalmam gerek. | Open Subtitles | لن يصل إلى هنا حتى الغد يبدو أننى مضطر للبقاء |
| Çünkü onun inadı ve açgözlülüğüyle kalmanın yol olmadığını anladım. | Open Subtitles | لأني لم أجد طريقة أخرى للبقاء حياً لأن إصراره وطمعه |
| Birinin evde daha .ok kalması gerekiyorsa kim işini bırakıyor dersiniz? | TED | من برأيكم يترك العمل عندما تكون هناك حاجة اكثر للبقاء في المنزل. |
| Doktorun evde kalıp dinlenmesini ve yarına bir şeyi kalmayacağını söyleyin. | Open Subtitles | والطبيب قال بأنها تحتاج للبقاء في البيت والراحة، وستصبح بخيـر غدا. |
| Bak, burada kalman için bir sebep olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنظري , أنا أعلم أنه ليس لدي سبب للبقاء هنا |
| Dürüst olmak gerekirse, oğlunun sana bizimle kalmak için yalvarmasına biraz şaşırdık. | Open Subtitles | لنكون صريحين ، لقد تفاجئنا قليلا بإن ابنك قام باستجداءك للبقاء معنا |
| Onun için seçtiğin yolda kalabilmek için çok mücadele ediyor. | Open Subtitles | لقد سعت جاهدة للبقاء على المسار الذي إخترتهُ أنت لها |
| İnsanlar olarak hayatta kalmamız için gereken tek şeyi şu anda yok ediyoruz: Gezegenimizi. | TED | كوننا بشر، الآن نحن ندمر الشيء الوحيد الذي نحتاجه للبقاء على قيد الحياة: كوكبنا |
| Şimdi bu köylüler, gerillaların ayakta kalmasını sağlayan köklerdir. | Open Subtitles | حسنا, هذه القرى تمثل الجذور التي يعتمد عليها رجال العصابات للبقاء |
| Eğer kalacak bir yere ihtiyacın varsa, burada kalabilirsin. | Open Subtitles | إذا احتجت لمكان للبقاء أنت هنا على الرحب والسعة تسمعني |