Ve ancak bizden böyle çekindikleri sürece Fransızlarla aramızdaki ticaret anlaşmalarını lehimize çevirebiliriz. | Open Subtitles | حين يكون الـ هيرون أقوى من خوفهم سنعمل شروطاً جديدة للتجارة مع الفرنسيين |
Bütün bu savaş tehditleri ticaret için hiç iyi değil. | Open Subtitles | كل صليل السيوف هذا ليس جيد للتجارة استطيع أخبرك بذلك |
Ayakta kalabilmesi için, Uzak Doğu ile ticaret yapması gerekir. | Open Subtitles | للبقاء على قيد الحياة , احتاجت للتجارة مع الشرق الأقصى |
Literatüre göre, araştırmamıza göre, o tam da olmasını beklediğimiz kişi, tamamıyla ticarete bağlı yalnız bir anne, çocuklarına bakıyor. | TED | فهي كانت كل شئ توقعناه وفقاً لأدب والبحث، وصولاً إلى أنها كانت أم واحدة مُتَجهة للتجارة ودعم أطفالها. |
Dış ticaret için müreffeh bir kıyı geçidi olarak kullanılırdı | Open Subtitles | وهي تستخدم لتكون ممرا في اتجاه البحر للتجارة المزدهرة الخارجية |
En iyi bilinen yasadışı ticaret yolu ise Kongo'dan çıkartılan tantalın, Ruanda malı olarak saklandığı Ruanda sınırı. | TED | أحد الطرق المعروفة للتجارة غير المشروعة هي على الحدود مع رواندا، حيث يتم تمويه التيتانيوم الكونغي على أنه رواندي. |
ticaret Merkezi'ne giden başlangıçtaki kortej yolu... çok uzakta kalıyor. | Open Subtitles | المسار الأصلي للموكب على الطريق إلى مارت للتجارة أنه بعيد جدا , أليس كذلك؟ |
Warren Uluslararası ticaret Merkezi'nin temsilcisi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال انه كان ممثل وارن مارت للتجارة الدولية |
Huronlar bu korku sayesinde güç kazandığında, Fransızlarla yeni ticaret şartları belirleyeceğiz. | Open Subtitles | حين يكون الـ هيرون أقوى من خوفهم سنعمل شروطاً جديدة للتجارة مع الفرنسيين |
İyi bir ticaret kafası var ama zevkten anlamıyor. | Open Subtitles | لديه راس جيد للتجارة ولكنه من غير ذوق إطلاقاً |
Bu, ticaret Federasyonu için ilginç bir hamle. | Open Subtitles | هذه لعبة غريبة بالنسبة للإتحاد الفيدرالي للتجارة. |
Önemli ticaret yollarının kesişme noktasındaydı. | Open Subtitles | كانت تقع فى تقاطع طريقين رئيسيين للتجارة |
Deregülasyon, özelleştirme [Dünya ticaret Örgütü] ve serbest ticaret ile [Uluslararası Para Fonu] gördüğümüz başka bir çevirmedir ve isterseniz deyin ki [Amerika Ülkeleri Zirvesi] ortakalanların alınmasıdır. | Open Subtitles | بإلغاء قيود خصخصة التنظيم للتجارة الحرة ما نراه حتى الآن هو آخر المحتويات وإذا أردت الخاص عليك الاستيلاء على العموم. |
Federal ticaret Örgütü'nden bir teklif aldım. | Open Subtitles | حسناً، لقد جاءتني زيارة من المنظمة الفيدرالية للتجارة. |
Bu ticaret Ortaklığı'nın dövüşü ve Jing Wu Okulu kabul etmişti. | Open Subtitles | كل من مجلس الغرف الأجنبيه للتجارة و الإتحاد قد وافقوا علي ذلك هذا الامر لايعنيك |
Çok üzülerek de olsa bu Parlamento'nun dikkatini, insanoğlunu zalimler seviyesine alçaltan ve insan doğasının yüksek karakter özelliklerini aşağılayan bir ticaret türüne çekmek istiyorum. | Open Subtitles | كنت منقبض الصدر لأني جلبت الإنتباه في البرلمان للتجارة التي تذل الرجال إلى مستوى الوحوش |
ticaret, endüstri ve turizm için gerekli tesislerin ihtiyaç duyduğu yeni yollar bu orman alanlarıyla kesişiyor. | Open Subtitles | انشئت شبكة الطرق الجديدة في بقايا الغابة الصغيره البنية الاساسية اللازمة للتجارة , والصناعة والسياحة |
Eyaletler arası ticarete ket vurulması vakası olarak görüyorlar. | Open Subtitles | سمعت أنهم تسلّموا الأمر منا بالنسبة لهم فهي عملية عرقلة للتجارة بين الولايات |
Açıkçası, ticarete bel bağlayan bir gezegenden geçitlerini almak doğru olmaz. | Open Subtitles | لن يكون صحيحا أخذ الباب من كوكب أعتمد علية للتجارة |
Ayrıca yiyecek ve şarap takas etmek için Fransızcamı kullanıyordum. | Open Subtitles | كان بإمكاني إستخدام لغتي الفرنسيّة للتجارة بالأغذية والنبيذ وأياً كان |
Anlayacağınız nesli tükenmekte olan canlıların ticareti için Hong Kong'taki Walmart. | Open Subtitles | في الأساس، ووول مارت للتجارة المهددة بالانقراض الأنواع في هونغ كونغ. |
Buradaki herkesin tıbbi marijuana lisansı var mı? | Open Subtitles | هل كل واحد هنا لديه رخصة صالحة للتجارة بالحشيش |
Küresel ticaretin şu anki kuralları altında, ülkeler kendi programlarını güçlendirmek yerine, emisyon azaltmaktan uzak durmaya daha hevesliler. | TED | بموجب القواعد الحالية للتجارة العالمية، فإن للدول حافز قوي للتخلص من تخفيض الانبعاثات للدول الأخرى، بدلا من تدعيم برامجهم. |