| Ve Tanrı'yla konuşmak için cep telefonuna ihtiyacın yok, değil mi? | Open Subtitles | و لا تحتاج إلى هاتف خليوي للتحدث إلى الرب , صحيح؟ |
| Elektronik ürünler için 1'e, Bir ajanla konuşmak için 2'ye basınız. | Open Subtitles | للمنتجات الإلكترونية اضغط 1 للتحدث إلى أحد العملاء اضغط 2 |
| Şimdi evdekilerle konuşalım. | Open Subtitles | أنا الأن فى طريقى للتحدث إلى من في المنزل |
| Figgins ile bu konuyu konuşacağım. | Open Subtitles | أتعلمين , سوف أذهب للتحدث إلى فيغنز في هذا الأمر |
| - Muhammed ile konuşmaya geldim, nerede? | Open Subtitles | لقد جئت للتحدث إلى محمد أين هو ؟ هو في المسجد |
| Chloe, zamanım yok, Bill Buchannan'la konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | ليس لدىّ الكثير من الوقت أحتاج للتحدث إلى (بيل بيوكانان) |
| - Annie'yle konuşmaya gidiyorum, imgeli hissediyorsan sen de gel. | Open Subtitles | سأخرج للتحدث إلى (آني) اذ كنت تشعرين بحالة استجلاب للرؤى حسناً |
| Daniel, bence birileriyle konuşman lazım. | Open Subtitles | دانيال) .. أعتقد أنك) بحاجة للتحدث إلى شخص ما |
| Eğer Kral insanlarına konuşmak için radyoyu kullanacaksa belki de dinlemeliyiz. | Open Subtitles | إذا كان الملك يريد استخدام اللاسلكي للتحدث إلى شعبه فربما يجب علينا الاستماع |
| Onları, bizleri ardında bırakan sevdiklerimizle konuşmak için kullanırız. | Open Subtitles | نحن نستخدمهم للتحدث إلى أحبابنا الذين رحلوا عنّا |
| Sırf bizimle konuşmak için onlarca valiyi toplamanıza gerek yoktu. | Open Subtitles | لم تكن مضطراً إلى جمع عشر حكام للتحدث إلى خمسة منا فحسب |
| Hayır, bizim gibilerle konuşmak için fazla önemli biri. | Open Subtitles | كلّا، إنها مهمة جداً للتحدث إلى أمثالنا |
| Biriyle konuşmak için geç oldu. | Open Subtitles | الوقت متأخر للتحدث إلى أحد ما |
| Ve bunu Elena'ya söylediğin zaman eğer konuşmak için arkadaşa ihtiyaç duyarsa ben buradayım. | Open Subtitles | و حينما تخبر (إلينا)، و فى حالة إحتاجت للتحدث إلى أي أحد. فأنا هنا من أجلها. |
| Kriz önlendi, şimdi gidip şefle konuşalım. | Open Subtitles | انقشعت الأزمة لذا فلنذهب للتحدث إلى الرئيس |
| Gidip yurttaki başka çocuklarla konuşalım. | Open Subtitles | لنذهب للتحدث إلى بعض الفتيان الآخرين في هذا السكن |
| - Görgü tanığıyla konuşacağım. | Open Subtitles | إلى أين تذهبين؟ أنا ذاهبة للتحدث إلى شاهدِ العيان |
| Bodrumdaki heykelle konuşacağım. | Open Subtitles | سأذهب للتحدث إلى التمثال في القبو |
| Ve Marissa ile konuşmaya ihtiyacım var, ama Sam ve Bianca "hayır" dediler. | Open Subtitles | وبحاجة للتحدث إلى ماريسا ولكن سام وبيانكا رفضا |
| Mafya adamı Conti ile konuşmaya gidiyoruz | Open Subtitles | ذاهبان للتحدث إلى رجل المافيا هذا، (كونتي). |
| - Ben Jack Bauer, Bill Buchanan'la konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا (جاك باور) أحتاج للتحدث إلى (بيل بيوكانان) |
| - Buraya Sookie'yle konuşmaya geldim. | Open Subtitles | ؟ -لقد أتيت للتحدث إلى (سوكي) |
| Seelie Kraliçesi'yle konuşman lazım. | Open Subtitles | "أحتاجك للتحدث إلى الملكة "سيلي |