ويكيبيديا

    "للتصديق" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • inanılmaz
        
    • inandırıcı
        
    • inanılır
        
    • inanması
        
    • inanmak
        
    • inanmaya
        
    • almaz
        
    • mantıklı
        
    • gerçekçi
        
    • inanmakta
        
    • tasarılarını
        
    • İnanılmayacak
        
    • inandırıcıdır
        
    • hikâyelerinin
        
    Bize verdiği görev birkaç yıl öncesine kadar inanılmaz bir görevdi. TED منحنا تحدياً كان غير قابل للتصديق في بضع سنوات سابقة.
    Yani en inanılmaz oyunculuk işleri. Aslında onu bir gerizekâlı sanıyordum. Open Subtitles أعني شغل بالوكالة غير قابل للتصديق إعتقدت في الحقيقة بأنّه كان غبي
    Ya bunu inandırıcı bir şekilde yaparsın ya da buradan çıkamazsın. Open Subtitles يجب أن تجعل هذا قابلاً للتصديق وإلا فلن تخرج من هنا
    İkisi de kurgu olmasına karşın, bu seferki daha inandırıcı idi. Open Subtitles ورغم أنّ كِليهما خيال، على الأقل تلك الرواية كانت قابلة للتصديق.
    Bu karmaşık dünyaları inanılır, anlaşılır, ve keşfetmeye değer yapan da budur. TED وهذا مايجعل هذه العوالم المعقدة قابلة للتصديق وشاملة وتستحق الاستكشاف.
    İtiraf et, inanması zor bir hikaye. Open Subtitles عليك أن تسمح بذلك .. يالها من طرائف غير قابله للتصديق
    Ama kardeşinizin burada iradesi dışında tutulduğuna inanmak için sebeplerim var. Open Subtitles لكن أنا لدي السبب للتصديق أن أخوكِ موجود هنا ضد رغبته
    Will Graham, Hannibal Lecter'ın Chesapeake Matadoru olduğuna inanmaya oldukça meyilli. Open Subtitles ويل جراهام متحمس جدًا للتصديق بأن هانيبال ليكتر هو سفاح التشيسابيك
    CIA'deki dostumuz da, anlattığı hikaye kadar inanılmaz. Open Subtitles صديقنا من وكالة المخابرات المركزية حول غير قابل للتصديق كقصّته.
    Nick Marshall'ın dışında herkes... inanılmaz, sadece o göz teması kuruyor. Open Subtitles غير قابل للتصديق ، الوحيد الذي ينظر لعيني مباشرة
    Su numunesi alındı. İnanılmaz özellikleri var gibi görünüyordu. Open Subtitles عينة الماء المسترجعة بدت لها خواص غير قابلة للتصديق
    O kadar inanılmaz akıl almaz bir şey ki onu bilmek tüm dünyaya yeniden bakmak demek. Open Subtitles الشيء ذلك غير قابل للتصديق جدا، مدهش جدا، الذي لمعرفته ل إنظر إلى كامل العالم ثانية.
    Geçit sisteminin bu kadar ilkel birileri tarafından deşifre edilmiş olmasını inanılmaz buluyorum. Open Subtitles أجد ذلك غير قابل للتصديق أشخلص بدائيون مثلكم حلو نظام البوابة
    Hadi ama, inandırıcı olması gerekiyor, bir şeyleri yakıp yıkabiliyor yani. Open Subtitles على الأمر أن يكون قابل للتصديق لذا فهما يرديان ويفجران الأشياء
    Çok inandırıcı buluyorum ama bu odadaki tek ebeveynin de ben olduğumu düşünüyorum. Open Subtitles أنا أجدها قابلة للتصديق بالفعل ولكني أعتقد أنني الأب الوحيد في هذه الغرفة
    Biliyor musun, bitirmeme izin versen daha inandırıcı olurdu. Open Subtitles اتعلمى , كان سيكون قابل للتصديق اكتر لو جعلتنى انهى كلامى
    Yukarı tarafı olmalı ve inanılır olmalı. TED يجب أن يكون الإتجاه تصاعديا , و من ثم يجب أن يكون قابلا للتصديق.
    Hayır, gey değilim. İnanması biraz zor ama... Open Subtitles كلا, لست شاذاً هناك أمر غير قابل للتصديق
    Masum vatandaşları kitleler hâlinde öldürerek şöhret ve alkış alarak kendini bir kahraman olarak inanmak gerçekten de aptalca. Open Subtitles , أنها حماقة , حقا , للتصديق بنفسه أنه بطل ليطلب الشهرة والتصفيق
    Will Graham, Hannibal Lecter'ın Chesapeake Matadoru olduğuna inanmaya oldukça meyilli. Open Subtitles ويل جراهام متحمس جدًا للتصديق بأن هانيبال ليكتر هو سفاح التشيسابيك
    Bu plan, öğretmen olmak için İran'a giden öğretmenlere göre mantıklı. Open Subtitles هذا قابل للتصديق اكثر من أساتذة أجنبيين يدرسون في إيران
    Karakterlerimin sayfadan fırlayacak kadar gerçekçi olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعلم أن شخصياتي قابلة للتصديق لدرجة إنها تبدو بأنها تثب بعيداً عن الصفحة
    Hiç bilmediğimiz bu şeyler, inanmakta olduğumuz her şeyi tahrip ettiler. Bir türlü kabullenemiyor. Open Subtitles كل هذه الأشياء التي عرفناها قد شتت كل شئ كنا نعرفه سابقا، لقد وجد ذلك صعبا للتصديق
    Bütün planlarını ve kim bilir... daha hangi sorumsuz tasarılarını eski psikiyatrına anlatan... vesikalı bir deli. Open Subtitles اي مجنون قابل للتصديق الذى اخبر طبيبته السابقة كل مخططاته ليبارك الله خططه
    İnanılmayacak bir olasılık sundum O zamandan beri, bu olasılık bana her ne kadar inanılmaz da olsa bir olasılıktan daha fazla bir şeymiş gibi geliyor. Open Subtitles واقترحت إمكانية غير قابلة للتصديق منذ ذلك الحين, بدأت بتصديق تلك الإمكانية مهما كانت غير قابلة للتصديق فإنها الآن أكثر احتمالا
    Gerçeği söylemenin avantajı hakiki olmasıdır ve bir ölçüde gerçek her zaman daha inandırıcıdır. Open Subtitles الحقيقة لديها إيجابية في كونها صحيحة والحقيقة قابلة أكثر للتصديق
    Ve bu inanış, bize öğretilen bu şey; kadın hikâyelerinin gerçekten önemli olduğuna inanmaya hazır olup olmadığımızı belirleyen budur. TED و هذا هو الاقتناع، الذي تعلمناه، أنني أعتقد أن هذا يحدد ما تم تهيئة الكثيرين للتصديق بأن قصص المرأة لها أهمية بالفعل.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد