Evet, burası birini tanımak için gerçekten mükemmel bir yer. | Open Subtitles | نعم بالتأكيد هذا ليس بأفضل مكان للتعرف على أحد ما |
Ve durum böyleyken babamı daha iyi tanımak için onunla konuşmak mümkün olmazdı. | Open Subtitles | وعندما يحصل ذلك، فليس من السهل أن .تجري محادثة للتعرف على والدي كثيراً |
DNA kayıtlarını sadece bir cesedi teşhis etmek için kullanabilirsin. | Open Subtitles | لا نستطيع استعمال قاعدة البيانات إلا للتعرف على الجثث |
Sistemin asıl gücü, gerçek-zamanlı ses tanıma. Yani yunuslara çabucak ve doğru bir biçimde yanıt verebiliyoruz. | TED | إلا أنَّ الروعة الحقيقية للنظام تكمن في الإمكانية الفورية للتعرف على الصوت، بحيث نستطيع إجابة الدلافين بسرعةٍ ودقَّة. |
Düğünler, yeni insanlarla tanışmak için harika yerlerdir. | Open Subtitles | حفل الزفاف هو مكان رائع للتعرف على أشخاص جدد |
Arjantin'de cunta tarafından öldürülen çocukları tespit etmek için diş genetiklerini kullanmış. | Open Subtitles | لقد قامت باستخدام جينات سنّية للتعرف على الأطفال الذين قتل أهاليهم من قبل الحكومة العسكرية الأرجنتينية |
Eğer birini yakalarsak teşhis için sizi çağırabiliriz. | Open Subtitles | إذا إستطعتِ الإمساك بها يجب أن تأتي لمركز الشرطة للتعرف على هويتها |
Kimliğini teşhis etmeye yarayacak bir şeyler bulmak için. Gözlükleri, sigarası, herhangi bir şey. | Open Subtitles | أي شيء يمكنني الاستفادة منه للتعرف على شخصيتها نظارات، سجائر، أي شيء |
Sabahın köründe ceset teşhis etmeye gidenler bile var. | Open Subtitles | يهبون للتعرف على الفتيات الموتى فى كل ساعات الليل |
Sence de birbirimizi tanımak için daha çok zamana ihtiyacımız yok mu? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنه ينبغي علينا أن نحظى بمزيد الوقت للتعرف على بعضنا البعض؟ |
Birbirimizi tanımak için biraz daha zaman gerektiğini hissediyorum. | Open Subtitles | وأشعر بأنه يلزمني بعض الوقت للتعرف على بعضنا البعض |
Aslında komşularımızı tanımak için iyi bir fırsat olacak bu. | Open Subtitles | بإمكانها أن تكون فرصة جيدة للتعرف على جيراننا خارج قاعات المحكمة |
Gelecekte, umarım ki şirketimizin her bir elemanıyla tanışıp, onları bireysel olarak tanımak için çokça vakit geçireceğiz. | Open Subtitles | اقضى وقتا للتعرف على كل عضو بشركتنا اعرفه بشكل منفرد |
Polis, diğer 4 saldırganı teşhis... etmek için elinde yeterli kanıt olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول الشرطة أنه لديها أدلة جنائية و بصرية كافية للتعرف على هوية القتلة الأربعة |
Polis, diğer 4 saldırganı teşhis etmek için elinde yeterli kanıt olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول الشرطة أنه لديها أدلة جنائية و بصرية كافية للتعرف على هوية القتلة الأربعة |
Ama bu kalıntıları teşhis etmek için tek yöntem bu. | Open Subtitles | لكنها الطريقة الوحيدة لدي للتعرف على هذه البقايا |
Sistemi oluşturmak için genel yüz tanıma yazılımını kullandım. Ama beyaz bir maske takmadıkça sistemi test etmek gerçekten zordu. | TED | لذا استخدمت برمجة موسعة للتعرف على الوجه لبناء النظام، لكني وجدت أنه من الصعب اختباره مالم أضع قناعًا. |
Geliştiricisine ne olduğunu sordum ve fark ettik ki aynı genel yüz tanıma yazılımını kullanıyormuşuz. | TED | سألت المطورين عما يحدث، واتضح أننا استخدمنا نفس البرمجة العامة للتعرف على الوجه. |
Özellikle de resim ters dururken. Burada işin içine genel yüz tanıma programı giriyor. | TED | خصوصا وانها مقلوبة رأسا على عقب انت تشرك تلك البرمجيات للتعرف على الوجوه العامة هناك |
Sence de tanışmak için güzel bir neden değil mi? | Open Subtitles | ألا تعتقد أن هذه وسيلة جيدة للتعرف على أشخاص جدد ؟ |
Sanıyorum ki cesedin kimliğini tespit etmek için morga gidiyordu? | Open Subtitles | من المفترض أنه في طريقه إلى المشرحة للتعرف على هوية زوجته |
Karısı teşhis için morga gidiyor. | Open Subtitles | الزوجة في طريقها إلى المشرحة للتعرف على الجثة. |
Kurtulanları etkileyen hastalığı bulmak için psikologlar akın etti. | Open Subtitles | الأطباء النفسيون زاروا الوادي المدمر للتعرف على الداء المشترك الذي أصاب الناجين. |
Buraya kod adı Nicolai olan bir Alman casusunu teşhis etmeye geldim. | Open Subtitles | تم إرسالي هنا للتعرف على عميل ألمانى ، أسمه الكودى نيكولاي |