| Ascanio, bu sabah bazı belgeleri satmak için elçiliğe geldi. | Open Subtitles | أسكانيو حضر هذا الصباح للسفارة , محاولا بيع بعض الاوراق |
| Altı gün önce Tayland'da elçiliğe gidip teslim olmuştu. | Open Subtitles | سلم نفسه للسفارة في تايلند مريضاً كالكلب |
| Onu elçiliğe yetiştirmeye çalışacağım. Tahliye işlemlerine çoktan başlamışlar bile. | Open Subtitles | سأحاول توصيلهم للسفارة لقد بدأوا في الإخلاء |
| Bu arada ben İngiliz elçiliğine ulaşmaya çalışacağım. | Open Subtitles | يجب أن تفعل كما يقولون فخامتك بينما سأحاول الوصول للسفارة البريطانية |
| Ertesi gün elinde bir çantayla Fransız büyükelçiliğine gitti. | Open Subtitles | في اليوم التالي ذهب للسفارة الفرنسية حاملاً حقيبة |
| Eğer kaçmaya çalışacaksak, Fransız Elçiliği en iyi şansımız. | Open Subtitles | إذا صارت الأمور إلى الأسوء، سمعت أنه من الأفضل اللجوء للسفارة الفرنسية |
| elçiliğe gidiyordum az daha senin bu sevgilin olmasaydı | Open Subtitles | أنا في الحقيقة أعمل كمنفذ عمليات للسفارة مثل فتاي هنا |
| Şu an elçiliğe gitmem lazım. Geri döndüğümde gizlice görüşelim. | Open Subtitles | عليّ الذهاب للسفارة الاَن سأقابلكِ على انفراد حالما أعود |
| Sen geriye çekilecek, elçiliğe gidecek tahliye ve sorgu için hazır bulunacaksın. Teyit et. | Open Subtitles | تنحَّ واذهب للسفارة وامتثل للاستجواب، وشكرًا لكَ على ما قدّمت. |
| Her şey doğru günde doğru elçiliğe denk gelmesine bağlı olacak. | Open Subtitles | والأمر كله يتوقف على الوصول للسفارة الصحيحة في الوقت الصحيح. |
| Bilmiyoruz ama İHA pilotu Teğmen Tanner'ı sorgulamak üzere elçiliğe gidiyoruz. | Open Subtitles | لا نعلم ذلك، ولكنا في طريقنا للسفارة لإستجواب قائد الطائرة الآلية الملازم تانر |
| Şimdi bana elçiliğe yol tarifleri verebilirseniz, | Open Subtitles | الأن، إذا أمكنكِ أن تعطيني الاتجاهات حتى يمكنني الذهاب للسفارة |
| Küçük kutudaki herşeyin Amerikan elçiliğine gönderilmesini istiyorum. | Open Subtitles | كل ما يوجد بالصندوق الصغير سلمه للسفارة الامريكية |
| Kardeşimi öldüren adam Amerikan elçiliğine doğru gidiyor. | Open Subtitles | الرجل الذي قتل أخّي متوجة للسفارة الأمريكية سيخلونها خلال ساعة |
| Donanma İstihbaratı Tokyo'nun büyükelçiliğine şifre çözücüleri imha edip tüm gizli belgeleri yakmalarını söyleyen bir mesaj almış. | Open Subtitles | أدميرال سيدي المخابرات اعترضت اتصالاً للسفارة اليابانية في واشنطن |
| - Sadece Elçiliği aramış. | Open Subtitles | الإتصال الوحيد الذي قامت به كان للسفارة. |
| elçilik'te bazı sorulara cevap vermeniz esnasında size eşlik etme emri aldım. | Open Subtitles | لدي أوامر لمرافقتك للسفارة للإجابة على بعض الأسئلة |
| Kendisi elçiliğin bölgesel güvenlik sorumlusu. | Open Subtitles | هذا هو ضابط الأمن الإقليمي للسفارة |
| Amerikan elçiliğinin ikinci sekreterine. | Open Subtitles | السكرتير الثاني للسفارة اﻷمريكية |
| Fransız Büyükelçiliği'ni ziyaret etmemiz gerekmez mi? | Open Subtitles | ألا يجب علينا أن نقوم بزيارة قصيرة للسفارة الفرنسية ؟ |
| Onu bulduğunuzda yahut bulursanız kendisini bize teslim etmenizi istiyoruz ve biz de kendisini, duruşmaya kadar onu koruyacağına söz vermiş olan büyükelçiliğe teslim edeceğiz. | Open Subtitles | ،أينما ووقتما تجداه ،نريد منكما تسليمه لنا وبالمقابل سنحضره للسفارة التي وعدت بتوفير ملآذًا آمنا له حتى موعد المحاكمة |
| 1969 yılında, bir arkadaşım beni Tokyo'daki Amerikan elçiliğinde bir partiye çağırdı. | Open Subtitles | فى عام 1969 دعانى صديق لى إلى حفلة للسفارة الأمريكية فى طوكيــو. |
| - Belki sizinle paylaşabilirim-- - iki kez elçilikle görüştüm. | Open Subtitles | ذهبت للسفارة مرتين |