| Ve kanun gücü yaptırımlarına çağdaş yaklaşım hakkındaki görüşlerimi paylaşma fırsatı için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | و أتطلّع قدماً للفرصة كي أشارك . أفكاريّ بشأن النهج الحديث لإنفاذ القانون |
| Jerry, başlamadan önce beni dinlediğin ve bana bu fırsatı verdiğin için teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | جيرى , شكراً لك للإستماع لهذه الفقرة و للفرصة التى أعطيتها لى |
| Ve değerlendirecek daha çok seçenek oldukça, bu seçeneklerin daha çekici özellikleri bize fırsat maliyeti olarak yansıyacaktır. | TED | وكلما زادت الاختيارات المطروحة كلما انعكست ميزات هذه الاختيارات فينا كتكلفة للفرصة البديلة. |
| Sonunda benim de yer almama fırsat verdiğiniz için teşekkür ederim, Poirot. | Open Subtitles | شكرا للفرصة التى اتحتها لى فى النهاية يا سيد بوارو |
| Silahlı olduğunu sanıyoruz, o yüzden şansa bırakamazdık. Umarım anlarsınız. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون مسلحا, ولم نستطع ترك الأمر للفرصة أتمنى أن تتفهم |
| Bugünkü gibi günlerde, hiçbir şey şansa bırakılamaz. | Open Subtitles | فى مثل هذا اليوم, لاترك اى شئ للفرصة ... |
| O avantajdan yararlanmak için doğru fırsata ihtiyacı olacak. | Open Subtitles | وهو بحاجة للفرصة المناسبة ليتخذ موقف يستفاد منه |
| Büyük beyaz, her yıl dönmesine değecek iyi bir av sahası fırsatı için 1 aya kadar iz sürüp, bekleyebilir. | Open Subtitles | ربما يقضى القرش ما بين اسبوعين الى شهر في وضعية الإستعداد إنتظارا للفرصة التى تسنح له للعودة كل سنة الى نفس منطقة الصيد |
| Karımın ve çocuklarımın da rızası ve desteğiyle bir sonraki valiniz olmak için naçizane fırsatı kovalıyor olacağımı duyurmaya karar verdim. | Open Subtitles | مع بركة و تشجيع زوجتي و أولادي قررتُ الإعلان بأنّي وبكل تواضع سأسعى للفرصة لخدمتكم بصفة الحاكم القادم |
| Sevgili Tanrım, bizim yüce babamız bize hergün öğretme fırsatı verdiğin için minnettarız. | Open Subtitles | الهي ممتنون للفرصة التي لدينا للتدريس اليوم |
| Yapma fırsatı bulamadığın ifade konuşmasını duymak. | Open Subtitles | هل تعلم ما الذي قد يسعدنا الان؟ ماذا؟ أحب أن أسمع محاكاة للفرصة التي ذهبت عليك ... |
| Ben de tekrar size görme fırsatı bulduğum için minnettarım. | Open Subtitles | أنا مُمتن للفرصة التي دعتني أراك مجدداً |
| Buna fırsatı harcamak denir. | Open Subtitles | ريز: هذا مايسمى إهدارًا للفرصة |
| O daha çok fırsat oluştuğu için öldürülen bir kurbana benziyor ama dükkân sahibinin ölümü planlı. | Open Subtitles | هذه أول مرة يركض من هذا الطريق يبدو أنه أشبه بضحية إنتهاز للفرصة |
| Bu durumda eline böyle bir fırsat geçen herkes bunu yapardı. Ekibe haber vermeliyiz. | Open Subtitles | بالنظر للفرصة أمامه معظم الناس سيفعلون ذلك لو كانوا مكانه |
| O ana kadar, kıçımı silmeye devam edecek ve bu fırsat için minnet duyacaksınız. | Open Subtitles | حتى ذلك الوقت ستعقم مؤخرتي وتكون ممتنا للفرصة التي... |
| Sizi öldürmek için bir fırsat daha bulduğuma sevindim. | Open Subtitles | أنا ممتن للفرصة الثانية كي أقتلكم |
| Bana kaçırılmış bir fırsat gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو لي كتفويت للفرصة |
| İşleri şansa bıraksaydım eğer, | Open Subtitles | إذا تركت الأشياء للفرصة |
| Bence bu fırsata sahip olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | وانا اعتقد انه محظوظه للفرصة ان تعرفيها |