| Bununla kendi içindeki gerçek gücü ortaya çıkarabilirsin. | Open Subtitles | وبها، يمكنك إطلاق العنان للقوّة التي تكمن في أعماقك |
| İçimizdeki gücü nasıl kullandığımızla alakalıdır. | Open Subtitles | بل عن كيفيّة استخدامنا للقوّة الكامنة بداخلنا. |
| Hükmeden Güç için Donald Trump'tan daha uygun bir lider bulabilir miydi? | TED | هل يستطيع أن يجد قائدا للقوّة المهيمنة يكون أفضل من دونالد ج. |
| Şehrimizin iki büyük Güç kaynağı var. Bu onlardan biri. Bak. | Open Subtitles | مدينتنا لديها مصدران عظيمان للقوّة هذا أحدهما، انظري |
| güce duyduğu açlığı gidermek için hiç abartısız, cesetlerin üzerinde gezerdi. | Open Subtitles | هو خطى على الأجساد بمعنى الكلمة لإرضاء نهمه للقوّة |
| Eğer bir zorbayı durduracaksan arkasındaki güce sahip olmalısın. | Open Subtitles | إن وددت ردع مستبد، فإنّك تحتاج للقوّة كيّ تجابهه. |
| Tüm bu eğlence, gücün ve kişisel üstünlüğün sahte hazzının uygulamaya geçirilmiş hali. | Open Subtitles | هذه الحفله بمثابة استعراض للقوّة وتحقيق للمتعة الشخصيّة في التعالي على الناس |
| Bilgi güçtür. | Open Subtitles | المعلومات مرادفاً للقوّة. |
| ...nedeni bunu yapacak gücünün olmamasıydı. | Open Subtitles | لقد افتقرتَ للقوّة |
| Sen de bilirsin ki gerçek gücü isteyen her vampir cadının yardımına ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | كما تعلمين وفق تجربتك، أيّ مصّاص دماء يسعى للقوّة الحقّة |
| Linga kutsal gücü sembolize ettiğine göre, Eminim ki Zamanın Altın Çarkı | Open Subtitles | بما أن (لينغا) يرمز للقوّة المقدّسة، فإنّي أوقن أن عجلة الزمن الذهبيّة |
| Linga kutsal gücü sembolize ettiğine göre, Eminim ki Zamanın Altın Çarkı | Open Subtitles | بما أن (لينغا) يرمز للقوّة المقدّسة، فإنّي أوقن أن عجلة الزمن الذهبيّة |
| Onun inancı tam değildi. Tetiği çekecek gücü yoktu ama sende var Thea. | Open Subtitles | افتقر للعزيمة، افتقر للقوّة لسحب الزناد، لكنّك لا تفتقرين لها يا (ثيا). |
| Senin ve şubenin aleyhine darp ve aşırı Güç kullanımı davası açıyor. | Open Subtitles | هو يُقيمُ دعوى، هوراشيو، ضدّك والقسم. الهجوم، إستخدام مفرط للقوّة. |
| Tüm büyük büyüler bir Güç kaynağı gerektiriyor. Dolunay, kuyrukluyıldız gibi tekerrür eden bir şey. | Open Subtitles | التعاويذ الضّخمة تتطلّب مصدرًا للقوّة عنصر التجاء مثل بدر التمام أو مذنّب |
| Bunu ondan alma. Senin güce ihtiyacın yok. | Open Subtitles | لا تحرميه مِنْ ذلك فلستِ بحاجة للقوّة |
| Onun dahiliği, onun güce olan hevesi. | Open Subtitles | عبقريّتها، تعطّشها للقوّة. |
| İnsanlar haklarını savunuyordu ve gücün bizde olduğunu kanıtladılar. | Open Subtitles | وقف الناس للمطالبة بحقوقهم و قد أثبتو امتلاكهم للقوّة |
| Bin yıldan fazla süredir gücün simgesi olmuştur ve imparatorların ve benzeri kişilerin ruhlarını barındırmıştır. | Open Subtitles | لقد كان وعاء للقوّة لأكثر من 1000 سنة. وقد إستضاف أرواح الفاتحين والمحتلين على حدّ سواء... |
| Bilgi güçtür. | Open Subtitles | المعلومات مرادفاً للقوّة. |
| Kabulleniş de bir tür güçtür. | Open Subtitles | القبول يعتبر وجهاً للقوّة |
| Eren anneni kurtaramamanın nedeni bunu yapacak gücünün olmamasıydı. | Open Subtitles | ( إيرين )... سببُ عدم قُدرتِك على إنقاذ والدتِك هو افتقارك للقوّة |