| Hayatta kalmak için hepimiz bir şekilde birbirimizi kullanıyor, sömürüyoruz. | Open Subtitles | كلنا نتغذى على بعضنا البعض، نستغل الأخر بطريقة ما للنجاة |
| Hayatta kalmak için ne yaptıysa o yıl yapmış olmalı. | Open Subtitles | مهما كان ما فعله للنجاة فقد فعله في ذلك العام. |
| Hiçbir hayatta kalma garantisi olmadan yüksek bir yerden suya dalıyorum. | Open Subtitles | عند الغوص في المياه من على علو مرتفع، لا ضمان للنجاة |
| Dijital hayatta kalma ekipmanımızı çıkarmalı ve gelecek olan verilerin kıyamet gününe hazırlanmalı mıyız? | TED | هل علينا أن نبدأ بتوضيب عدتنا الرقمية للنجاة والاستعداد لكارثة معلوماتية قادمة؟ |
| Kış uykusu soğuk aylarda dağlarda hayatta kalmanın tek yolu değil. | Open Subtitles | لكن السُـبات ليس هو الأسلوب الوحيد للنجاة من الشتاء على الجبال |
| Şansına tıbbi yardımı çabuk aldı, o yüzden yaşama şansı var. | Open Subtitles | حمدًا لله أن العناية الطبيّة أدركته سريعًا، لذا لديه فرصة للنجاة. |
| Bizimle gelirsen, Hayatta kalmak için daha çok şansımız olur. | Open Subtitles | ولكنكِ قوية لدينا فرصة أفضل للنجاة إذا كنتِ بالأعلى معنا |
| Butler için hayal gücü sadece bilim kurgunun temelini atmak için değil aynı zamanda adaletsiz dünyada Hayatta kalmak için bir stratejiydi. | TED | لبتلر لم تكن المخيلة محضَ مصدرٍ لقصص الخيال العلمي بل أيضًا وسيلةً للنجاة في عالمٍ غير عادل بطريقتها الخاصة. |
| İster uyuşturucu almak olsun, ister kendine zarar vermek, bağımlı olunca Hayatta kalmak için yaptığımız şeyler, sonuçta bizi öldüren şey olur. | Open Subtitles | طبيعة الإدمان ذاتها سواءً عن طريق تدواي النفس أو تشويه النفس هو أن السلوك نفسه الذي نستخدمه للنجاة منه |
| Hayatta kalmak için tek şansın, bize bildiklerini söylemen. | Open Subtitles | فرصتكِ الوحيدة للنجاة عي أن تخبرينا بما تعرفين. |
| Ama dünya tehlike altında ve Hayatta kalmak için birlikte çalışmalıyız. | Open Subtitles | لكن العالم في خطر و علينا أن نعمل معاً للنجاة |
| Ama bir yandan da hastalığın erken teşhis edilip, hastanın 100%'e yakın hayatta kalma olasılığı olan durumlarda bulunuyor | TED | ولكن النقطة المهمة هنا هو أنه يوجد في المراحل الأولى لهذا المرض، وذلك عندما يكون لدى الشخص فرصة 100 بالمئة للنجاة. |
| İşte bu yaşama isteği , hayatta kalma ve kendini ifade etme ihtiyacı, arabayla buluşuyor ve benim gibi insanları ele geçiriyor. | TED | أنه الرغبة في العيش, الرغبة للنجاة, للتعبير عن الذات, و الذي يأتي مع السيارة, و يستحوذ على أشخاص مثلي. |
| Şimdi, elde olanla idare etmeye ve fedakarlığa hazırsanız... ve daha da ötesi inancınız varsa, söz veriyorum hayatta kalma şansımız yüksek. | Open Subtitles | الآن، إن كنتم مُستعدين لفعل هذا و تقديم التضحيات بالإضافة إلى أن تقسموا بذلك، أعدكم، بأن فرصنا للنجاة تكون متساوية. |
| Belki de, aşkta ve savaşta hayatta kalmanın kuralı; dengeyi koruyabilmektir. | Open Subtitles | اعتقد انها فكرة الاساسية للنجاة في الحب و الحرب هي الموازنة |
| hayatta kalmanın tek yolu ölene kadar ölü numarası yapmak, ahbap. | Open Subtitles | فقط سبيل واحد للنجاة لو مثلت دور الميت حتى يوم موتك |
| Hangi bebek daha güçlüyse, yaşama şansı daha fazlaysa donör karaciğerini o alacak. | Open Subtitles | الطفل الذي سأجده أقوى وحالته جيدة ولديه فرصة جيدة للنجاة سيحصل على التبرع |
| Kontrol edilemeyen bir yangın otlak boyunca ilerlediği için üç aslan ve üç antilop canlarını kurtarmak için kaçarlar. | TED | مع تصاعد وتيرة حرائق الغابات من خلال المراعي يحاول ثلاثة من الأسود وثلاثة من الحيوانات البرية الفرار للنجاة بحياتهم |
| kurtulmak için tek şansı fark edilmeden nöbetteki Bosnalı muhafızı geçmek. | Open Subtitles | فرصته الوحيدة للنجاة هي التسلل وتخطي الحارس البوسني الذي يتولى المراقبة |
| Sizi gördüğüm zaman, buradan kurtulmanın bir yolunu bulduğumu biliyordum. | Open Subtitles | عندما رأيتكم هنا ، علمت أنها فرصتى للنجاة من خطاياى |
| yaşamak için tek şansın çeltik bataklığına dalmak... nefesini dört dakika tutmak. | Open Subtitles | وفرصتك الوحيدة للنجاة بأن تغوص في حقل الأرز وتحبس أنفاسك لأربعة دقائق |
| Bir terörist saldırısından kurtulma anlamına gelen dört harfli kelime neydi? | Open Subtitles | ما هي الكلمة المكونة من 4 أحرف للنجاة من هجوم إرهابي؟ |
| Lângurlar, tehlikeli gece avcıları karşısında hayatta kalabilmek için yeraltına inerek tırmanma becerilerini kullanmış ve erişilmesi zor yuvalar oluşturmuşlar. | Open Subtitles | للنجاة من الإفتراس الليلي إحتمت القردة تحت الأرض بإستخدام مواهبهم الخاصة بالتسلق للهبوط إلى كهوف صعبة المنال |
| Biz bu yerde kurtuluş vaat ediyoruz. | Open Subtitles | وهنا بهذا المكان ، فنحن نعرض وسيلة للنجاة ^ مرحباً بالجدد ^ |
| Sadece o zaman ruhun kurtuluşa açılacak. | Open Subtitles | عندئذ فقط روحك سوف تكون مُتفتّحه للنجاة. |