| Bana izin verirseniz Amiral, anladığım kadarıyla, bir grup savaşçının... geminize çıkmasını sağlamış, ama bu kendinin suç işlediği... | Open Subtitles | إذا سمحت لي، أدميرال كما فهمت، يسمح لمجموعة من القياد على متن سفينة الخاص بك، ولكن نفسه لم يرتكبها |
| bir grup asiyi etkisiz hale getirip timi için canını verdi. | Open Subtitles | لقد ضحى بحياته أثناء مطاردته لمجموعة من المتمردين حتى ينقذ وحدته |
| Bu bir grup doktorun deney faresi olmaktan 100 kat daha iyi. | Open Subtitles | هذا أفضل بـ100 مرة من أن أكون فأر تجارب لمجموعة من الأطباء |
| Bir avuç gangster için porno film çekmemize yol açtığına inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدق أنك ستجعلنا ننتج فيلم دعارة لمجموعة من اللصوص |
| Eğer elbiseyi giymezsen, Bir avuç imansız ve seks delisi Belçikalı gibi çıkacağız. | Open Subtitles | إذا لم ترتدي الفستان كأننا نلتقط صورة لمجموعة من البلجيكيون الملحدون المهووسون بالجنس |
| Onun arkadaşları bu organizasyonda yarışan bir grup çiftçiyle beraber. | Open Subtitles | إنّها صديقة لمجموعة من العمّال . الّذين يقيمون هذه الأحداث |
| Yani bir grup insanın aynı anda aynı fikirde olmasının. | Open Subtitles | اعني كيف لمجموعة من الناس ان تفكر في نفس الفكرة |
| Muhtemelen aynı şehir veya kıta, hatta aynı dünyada yaşayan bir grup insan nasıl birlikte yaşayarak ortak kaynakları nasıl paylaşmalı ve yönetmeli? | TED | كيف ينبغي لمجموعة من الناس، التي ربما تعيش في مدينة أو في قارة أو في العالم كله، مشاركة وإدارة الموارد المشتركة بينها؟ |
| Ve ben Wisconsin Beloit'dayken, bir grup ortaokul öğrencisine bir konferans verdim. | TED | وعندما كنت في بلويت في ويسكونسن، ألقيت محاضرة عامة لمجموعة من تلاميذ المستوى الإبتدائي. |
| 2011'e geri dönersek, Brent bir grup yürüyüşçünün Youtube videosunda bu mağaralardan birinin girişini rastgele bulduklarını gördü. | TED | سنة 2011، شاهد برينت فيديو على اليوتيوب لمجموعة من المتسلّقين الذين وجدوا أنفسهم بالصدفة قرب مدخل إحدى هذه الكهوف. |
| Bu örneği bir grup bilgisayar bilimcisine verdim, sonra içlerinden biri yanıma geldi. | TED | لقد أعطيت هذا المثال لمجموعة من علماء الحاسوب ذات مرة. وبعد ذلك، جاء إلي واحدٌ منهم. |
| bir grup uluslararası önemli şahsiyete askeri refakatsağlayacaktım. | Open Subtitles | كحراسة عسكرية لمجموعة من كبار الشخصيات الدولية |
| bir grup çocuk için Alice Harikalar Diyarı'nda gibi giyinmek? | Open Subtitles | اللبس كأليس في بلاد العجائب وهكذا لمجموعة من الصبيان؟ |
| Bunu, bir grup psikiyatriste açıklamanın zor olacağı belli. | Open Subtitles | فهمت الآن صعوبة شرح كل هذا لمجموعة من الأطباء النفسيين |
| Haydi, bir grup labaratuar teknisyeninin bilgi değişimi kanunlara aykırı değildir. | Open Subtitles | بالله عليك، هذا لا يخالف القانون لمجموعة من العاملين في المختبر لتبادل المعلومات |
| Bir avuç avukatın anlamadıkları bir şeyden ötürü etrafta dolanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريد لمجموعة من المحامين العبث بأشياء لا يفهمون فيها شيئاً |
| Bir avuç müşterimi çalarken, onlara böyle demedin mi? | Open Subtitles | أليس هذا ما قلته لمجموعة من عملائي عندما كنتِ تسرقينهم؟ |
| Bir avuç hasta insanı arayacakları ilk yer orası. | Open Subtitles | إنه المكان الأول الذين سيبدؤون بالبحث فيه لمجموعة من المرضى. |
| Tanrım, o halde ne diye New York'da özel bir okulda Bir avuç ayrıcalıklı liberal Yahudi'ye geometri öğretiyorsunuz? | Open Subtitles | يا الهي,اذن ماذا انت تفعل في مدرسة نيويورك الخاصة؟ لتدريس الهندسة لمجموعة من اليهود اللبراليون ذات الامتيازات العالية؟ |
| Bütün dilediğim aynı kıyafeti giyen kadınlardan oluşan bir gruba katılmaktı. | Open Subtitles | كل ما أردته هو أن أنضم لمجموعة من النساء يرتدين نفس الزي |
| Her seyi satabilirim. Rahibelerle dolu manastira birbirlerini sikecek kadar azginlastiracak Yatistirici satabilirim. | Open Subtitles | يمكنني ان أبيع لودز لمجموعة من الراهبات |
| Bu yüzden uyku beyin içerisindeki bir sürü farklı etkileşimden meydana gelir, ve temelde buradaki bir dizi etkileşimin sonucu olarak açılıp kapanabilir. | TED | لذا فالنوم ينشأ من مجموعة كاملة من التفاعلات المختلفة داخل الدماغ، وفي الأساس فإن تشغيل وإيقاف النوم هو نتيجة لمجموعة من التفاعلات هنا. |