| Yani, aslında herkesin değil, çünkü Amerikan İstihbaratı'nın yalnızca yabancıları izlemek için yasal yetkisi bulunuyor. | TED | حسنا , ليس بالضبط كل شخص لان من ذكاء الاستخبارات الامريكية فقط لديها الحق لمراقبة الاجانب |
| Zach gösteride bana yardım edecek. Cihazı Zach'in nefes alışverişini izlemek için kullanacağız. | TED | سيساعدني زاك في هذا العرض، وسوف نستخدم الجهاز لمراقبة تنفس زاك. |
| Hayır, buraya, mahkûma göz kulak olmaya geldiğinden beri görmedim. | Open Subtitles | كلاّ , ليس منذ صعد إلى هنا لمراقبة السجين, لا |
| Ben bunu, polyo eradikasyon yolu olarak kullandığımız durum analizi araçları doğrultusunda dikkatlice takip ettim. | TED | تتبعته بعناية من خلال أدوات التحليل المستخدمة لمراقبة القضاء على شلل الأطفال. |
| Artık, "4400 Merkezi" olarak bilinen yerde ikinci bir emre kadar 24 saat izleme faaliyetleri devrede. | Open Subtitles | الآن كما يطلق عليه مركز الـ 4400 سنضعه تحت المراقبة على مدار الساعة لمراقبة تطورات الأحداث |
| Hükûmetlerle gerekli bağlantıyı da kurduk, böylece programımız diğer hastalık kontrol programlarıyla birlikte koordine edilebilir ve etkili olabiliriz. | TED | ولدينا أيضا العلاقات مع الحكومات لنضمن أن برنامجنا يعمل بتنسيق مع البرامج الأخرى لمراقبة المرض، لكي نكون أكثر فعالية. |
| Buraya kuşları izlemeye mi yoksa çalmaya mı geldin? | Open Subtitles | هل أنتَ هنا لمراقبة الطيور فقط أم لسرقتهم؟ |
| Bütün üst personel görüşmelerini de izleyeceğim. | Open Subtitles | بالإضافة لمراقبة كل اجتماعات الموظفين الكبار |
| Uzak, kırsal alanlardaki hastaların kalplerini izlemek için kullanılabiliyor. | TED | يمكن استخدامه لمراقبة قلوب المرضى في المناطق الريفية النائية. |
| Arıların yok edilişini izlemek için geri dönmemin sakıncası var mı? | Open Subtitles | ألن تمانع عودتي لاحقاً لمراقبة تدمير الدبابير؟ |
| Tapınağın en iç bölmesine yolculuğunu izlemek için Kudüs'e akın ederdi. | Open Subtitles | لمراقبة الكاهن الأكبر كوهين جودول قام برحلته إلى أقدس المقدسات |
| Ben burada kalıp işlere göz kulak olacağım Ama Otistiks sizinle gelecek | Open Subtitles | أنا سأبقى هنا لمراقبة الأشياء عن كثب أوتيس سيرافقكم إلى |
| Ben burada kalıp ateşe göz kulak olurum. | Open Subtitles | أنا سأبقى هنا لمراقبة النار عن كثب انها تميل إلى الانطفاء |
| Sarışını takip için tutuldum. | Open Subtitles | لا شأن لك في ذلك أنا مؤجور لمراقبة الشقراء |
| Şu yunus izleme gezilerinden birine katıldım. | Open Subtitles | مستقلاً أحد الجولات البحرية لمراقبة الدلافين |
| Umumi denilen tuvaletleri kullanmasını kontrol etme gücünü o yaşta kendilerinde buluyorlar. | TED | أما هم فقد شعروا بالسلطة الكافية لمراقبة استخدامها لما يسمى بالحمامات العامة. |
| - Salınan kızları izlemeye geliyorlar! - Ve ben de böyle yapıyorum ha? | Open Subtitles | جاؤا لمراقبة البنات ترقص على البار وماذا تطلب منى . |
| Ayrıca bütün süreç boyunca yanında olup onu izleyeceğim. | Open Subtitles | وسأكون هنا شخصياً طوال الوقت، لمراقبة تطور حالتها |
| Bir hastaya bakmak için bu gece kalmalıyım. | Open Subtitles | هذا أنا الليلة أنا مضطر للبقاء لمراقبة مريض |
| Burada gördüğünüz simaskop gibi aletler, siyamatik desenleri bilimsel olarak gözlemlemek için kullanılıyor. | TED | أجهزة مثل سيماتسكوب، التي يمكنكم رؤيتها هنا، تم استخدامها لمراقبة أنماط السيماتكس علمياً. |
| O adreslere üç tane gözetim ekibi yollayalım. | Open Subtitles | دعنا نبدأ بثلاث فِرق لمراقبة تلك العناوين |
| Pakhan 2 yardımcısını komutanlarını izlemesi için görevlendiriyor. | Open Subtitles | الباكان يعين رئيسين ثانويين لمراقبة بقية الاتباع |
| Ballonlar'ın evini gözetlemek için avcı kılığına girmişti. | Open Subtitles | كان متنكراً في زي صياد .لمراقبة منزل بالون |
| Bende yakıtım bitene kadar hem gözlem yaparım, hem iletişim aracı olurum. | Open Subtitles | سأبقى هنا لمراقبة وتوسّط الاتصالات إلى أن ينفذ منّا الكثير من الوقود. |
| Eğer bunu yapacaksak, buz tabakalarını incelemek için tamamen farklı yollara ihtiyacımız olacak. | TED | وإذا كنا سنفعل ذلك، سنحتاج إلى طرق جديدة تماماً لمراقبة الصفيحة الجليدية. |
| İhraç edilen şekerlemede, şeker standartları gözetleme meclis komisyon başkanı. | Open Subtitles | وهو رئيس اللجنة البرلمانية لمراقبة معايير السكر فى الحلوى المستوردة |