| Sana Chucky hakkında hiç anlatmadığım bir şey vardı, Damien. | Open Subtitles | أتعلم يا داميان؟ هناك شيء لم أخبرك به عن تشاكي. |
| Biliyorsun, Jerry, sana hiç anlatmadığım bir konu var. | Open Subtitles | جيري، هناك أمر ما لم أخبرك به. |
| sana söylemediğim bir şey var. Hastaneye gelmeden önce olanlarla ilgili. | Open Subtitles | هُنالك شيء لم أخبرك به .حدث قبل أن آتي إلى المشفى |
| sana söylemediğim bir şey de ben uyarı cezası aldım. | Open Subtitles | الذي لم أخبرك به أنه تم إتهامى بالإستحواذ |
| Sana hiç anlatmadığım bir şey var. | Open Subtitles | هذا شيء لم أخبرك به |
| Sana daha önce hiç anlatmadığım bir şeyi anlatacağım. | Open Subtitles | أتعلم ، سأخبرك بشئ لم أخبرك به من قبل |
| Nate, sana hiç anlatmadığım bir şey var. | Open Subtitles | ثمة شيء لم أخبرك به (مسبقاً يا (نايث |
| sana söylemediğim bir şey. Seni New York'ta yanımda gördüm. | Open Subtitles | شيء لم أخبرك به لقد رأيتك بجانبي في نيويورك |
| - İşte sana söylemediğim bir şey daha. - Ne, şimdi ne var? | Open Subtitles | هناك شيئاً آخر لم أخبرك به ماذا ؟ |
| sana söylemediğim bir şey. Söylemeliydim. | Open Subtitles | شيء لم أخبرك به كان ينبغي أن أقوله لك |
| sana söylemediğim bir şey. Söylemeliydim. | Open Subtitles | شيء لم أخبرك به كان ينبغي أن أقوله لك |
| Bu arada, sana söylemediğim bir şey var. | Open Subtitles | بالمناسبة، هناك شيء أنا لم أخبرك به |