| - Konuşurken dinlediğini hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أنك تصغي حينما أتحدث عن هذا الأمر حقًا, أنا أصغي |
| Orada olduğumu bildiğini bile sanmıyordum ben. | Open Subtitles | لم أظن أنك حتى عرفتِ أنني هناك |
| Büyük programının hazırlıkları esnasında bana zaman ayıracağın aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | مع كل مايحدث ومع حدثك الكبير لم أظن أنك ستجدين وقتاً كافياً لي |
| Doğrusu esrarkeş olacağın aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | علي أن أقول يا رجل لم أظن أنك متعاطي مخدرات |
| Bundan önce de bir sürü bok yemiştin ama bunu yapacağını hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | فعلت شيئاً شنيعاً لكن لم أظن أنك تفعل هذا |
| Ajite edeceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أظن أنك من النوع الثوري |
| Bu saatte orada olacağını sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أنك ستكون موجوداً في هذا الوقت. /c.arabic |
| Fark edeceğini sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أنك ستلاحظ |
| Hayır, olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | لا , انا لم أظن أنك كذلك. |
| Geleceğinizi sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أنك ستأتي. |
| Buna cesaret edeceğini sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أنك ستجرؤ |
| Böyle bir şey yapacağın hayatta aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم أظن أنك ستفعل ذلك حتى في خلال ملايين الأعوام |
| Beni yanında götürmesen bile ki zaten öyle bir şey yapacağını hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | حتى إن لم تأخذني معك و هو أمر لم أظن أنك ستفعله |
| Bundan önce de bir sürü bok yemiştin ama bunu yapacağını hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | أرتكبت الكثير من الأخطاء في وقتك لكن... لم أظن أنك تفعل هذا |
| İçinizde bunun olabileceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | . لم أظن أنك كذلك |
| Ajite edeceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أظن أنك من النوع الثوري |