| Sanırım... seninle olduğunu bilmiyordum, Hiçbirşey işitmedim. | Open Subtitles | ، لم أكن أعرف أنه كان معك لم أسمع أي شيء |
| Yatıp duruyordu işte. Bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لقد كان مرميا في بيتي لم أكن أعرف أنه كان مهما جدا |
| - Ben nişan partisi olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | حسناً أنا لم أكن أعرف أنه كان هناك حفلة خطبه |
| Önemli olduğunu bilmiyordum Tabor biliyor olsaydı bana söylemezdi. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان مهما. إذا كان تابور يعرف، لم يخبرني أبدا. |
| Bu kadar cinsel olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان شهوانياً لهذه الدرجة! |
| O zamanlar gey olduğunu bilmiyordum ki. | Open Subtitles | حسنا، لم أكن أعرف أنه كان في ذلك الوقت. |
| Ama hayır, o olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | ولكن لا، لم أكن أعرف أنه كان له. |
| Başta öyle olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان أحد في البداية. |
| Dolu olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان زلق. |
| Tamam. Bunun büyük bir olay olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | . لم أكن أعرف أنه كان شيء مهم |
| Zehirli sarmaşık olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان نبات سام. |
| Yardımcınız olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان نائبك. |
| Böyle olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان مثل هذا. |
| Tom Hanks ve bir köpekle alakalı olduğunu bilmiyordum, tamam mı? | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنه كان (توم هانكس) وكلب |
| Tanrım. Tommy gibi olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | رباه لم أكن أعرف أنه كان مثل (تومي). |
| - Sen olduğunu bilmiyordum! | Open Subtitles | - لم أكن أعرف أنه كان لك! |