| Bu adi herifler heyecanlanıyorlar ve kuyruk oluşturuyorlar, sanki daha önce hiç görmemişler. | Open Subtitles | تحمس هؤلاء الحمقى ، واصطفوا على أبوابه وكأنهم لم يروا مطعماً من قبل |
| Anlaşılan bu şeylerin yaklaşık yarım düzinesine... - ...birlikte katılmakta sakınca görmemişler. | Open Subtitles | واضح أنّهم لم يروا ما يمنع حضورهم للعديد من هذه المؤتمرات معاً. |
| Tanık, suçluyu tam olarak görmemiş ama koyu renk bir eşofman giyiyormuş. | Open Subtitles | الشهود لم يروا المجرم لكن قالوا أنه كان يرتدي بزة رياضية قاتمة |
| Bu cici çocuklar da böyle bir gösteri hiç görmediler. | Open Subtitles | الأولاد اللطفاء بالخارج لم يروا أداء مثل هذا من قبل |
| Hayatları boyunca zenci bir erkeğin kitap okuduğunu görmeyen ya da onları okumaya | TED | هنالك حرفيا شبّان سودٌ لم يروا قطُّ رجلاً أسودًا يطالع. |
| Cep telefonsuz yaşayanlar, henüz bilgisayar görmemişler, evinde elektrik olmayanlar. | TED | هؤلاء الذين يعيشون بعيدا عن الهواتف النقالة, هؤلاء الذين لم يروا بعد حاسوبا, وليس لديهم كهرباء في منازلهم. |
| Acemiler, hiç savaş görmemişler. Ne bekliyorsun? | Open Subtitles | إنهم جُدد، لم يروا المعارك من قبل ماذا تتوقع؟ |
| Kilitli olmayan tek kapı mutfaktakiydi ve çalışanlar da herhangi bir manyak katil görmemişler. | Open Subtitles | الباب المفتوح الوحيد كان باب المطبخ وطاقم المطبخ لم يروا هذا القاتل |
| Flora Pollock daha kendine gelmedi ve abisi de bir şey görmemiş. | Open Subtitles | فلورا بولوك لا يزال فاقدا للوعي، و شقيقها لم يروا أي شيء. |
| Ve, aman ne sürpriz şu aptallar da bir şey görmemiş. | Open Subtitles | ومن الواضح، ومن باب المفاجأة فكل هؤلاء الأغبياء لم يروا شيئاًَ |
| Yani, bitiş çizgisini geçip kazandıklarında bunu yapan birisini daha önce görmemiş olmaları önem taşımıyor. | TED | لذا فإنهم عندما يعبرون خط النهاية ويفوزون لا يهم إذا لم يروا أي احد من قبلهم يفعله |
| Bazı polis memurlarını onun evine gönderdiniz, ama bizim gördüklerimizi görmediler ve orada bakılacak daha çok şey var. | Open Subtitles | لقد أرسلتم بعض الضباط لمنزلها باكراً ولكنهم لم يروا , ما قد رأينا وهناك الكثير من الحديث فى القصة |
| Hiç birşey görmediler ama bu karanlık madde parçacıklarının kütlesi ve etkileşme güçleri hakkında limitlerin ne olduğunu anlamamızı sağladı. | TED | لم يروا شيئا ، نعم ، ولكنها بينت حدود كمية الكتلة و مقياس تفاعل جسيمات تلك المادة المظلمة. |
| Kutsal Ruh'un sana verdiği armağanı görmediler. | Open Subtitles | لم يروا الهدية التي أعطتها .لك الروح المقدسة |
| Birbirini beş yıldır görmeyen iki kardeş arasındaki duygu yüklü kavgaydı değil mi? | Open Subtitles | معركة حامية جداً بين أختين لم يروا بعضهم منذ 5 سنوات؟ |
| Diğer kızların hiçbirinin de görmediğine yemin edecek. | Open Subtitles | وسوفتقسملك. أن الفتيات الأخريات لم يروا أي أرواح أيضاً |
| Eğer işaretimizi görmezlerse başımız belaya girer. | Open Subtitles | ان لم يروا اشارتنا فنحن فى مازق حقيقى |
| Ve sanırım onların çoğu da buraya gelene dek hiç Alman görmemişlerdi. | Open Subtitles | وأفترض أنّ معظمهم لم يروا رجـل ألمـاني منذ أن جاؤوا إلـى هنـا |
| Bu çocuklar bugüne kadar gerçekten bir kütüphane görmedi. | TED | وبدلًا من ذلك، قالوا، هؤلاء الأطفال لم يروا مكتبة قط. |
| Buraya gelen her tanık müvekkilimin... cinsel organını görmediğini belirtti... müvekkilimi tutuklayan memurun akrabası olan bir kişi dışında. | Open Subtitles | كل الشهود الذين جاؤوا هنا شهدوا بانهم لم يروا قضيب موكلي في الواقع ماعدا شخص واحد هذا الشخص هو الضابط |
| Ama gösteriden sonra öğretmenler bana geldi ve çocukların hiç böyle dikkatle izlediğini görmediklerini söylediler. | TED | لكن المعلمين جاوءني بعد ذلك و أخبروني أنهم لم يروا الأطفال متحمسين هكذا من قبل |
| O zaman ne işe yararlar, hiç savaş göstermezlerse? | Open Subtitles | إذن وما الفائدة منهم, إذا لم يروا أن هناك حرب ؟ |