| Gitmene asla izin vermemeliydik. Bundan böyle, dedikodularımı kötülük yerine, iyilik olarak kullanacağım. | Open Subtitles | لم يكن علينا أن ندعك تذهبي أبداً من الآن سأستخدم نميمتي في الخير بدلاً من الشر |
| Onlara yiyecek ve su vermemeliydik. | Open Subtitles | لم يكن علينا اعطائهم الطعام والماء |
| Burada, zulme uğradığımız, gerçek mizacımızı sakladığımız bu yerde tıkılıp kalmak zorunda değildik. | Open Subtitles | لم يكن علينا البقاء هنا عندما كنا مضطهدين عندما كان علينا إخفاء ماهيتنا |
| Otizm davranışlarının iki yaşına gelince ortaya çıkmasını beklemek zorunda değildik. | TED | لم يكن علينا أن ننتظر سلوك التوحد للظهور في السنة الثانية من الحياة. |
| Onu oraya hiç koymamalıydık. | Open Subtitles | لقد كنت مُحقاً لم يكن علينا أن نضعه هناك أبداً |
| Para konusunda Malcolm'un üzerine çok gitmemeliydik. Onu mu? Hayır. | Open Subtitles | أنه لم يكن علينا القسوة على (مالكوم) بشأن النقود ؟ |
| Bak, duruşmada bunu delil dışı bırakmıştık ve hiç sormak zorunda kalmamıştık: | Open Subtitles | أنظر , لقد استبعدنا هذا في محكمة الدولة لذا لم يكن علينا أن نسأل هذا من قبل |
| Bunu yapmamamız gerektiğini biliyordum... ancak aşıktık. | Open Subtitles | أعلم أنه لم يكن علينا فعل ذلك ولكننا كنا عاشقين أليس كذلك يا فرانك؟ |
| Nijeryalı film yapımcılarına anlatmak zorunda kalmadık. | TED | لم يكن علينا إخبار صناع السينما النيجيريين بذلك. |
| Bizi iknâ etmenize asla izin vermemeliydik. | Open Subtitles | لم يكن علينا ترككم تقنعونا بهذا. |
| Belki Billie'nin bunu yapmasına izin vermemeliydik. | Open Subtitles | . ربما لم يكن علينا أن نترك (بيلي) تفعل هذا |
| Carrie'nin korunmasız şekilde dolaşmasına izin vermemeliydik. | Open Subtitles | لم يكن علينا تركُ (كاري) تتجوّلُ بدون حماية. |
| Hayatımı kurtardığın için teşekkürler ama oraya gitmek zorunda değildik. | Open Subtitles | شكراً أنقذت حياتي لكن لم يكن علينا أن نخرج |
| Narkotik'te bu koca adam ayakkabılarını giymek zorunda değildik. | Open Subtitles | لم يكن علينا ان نرتدي هذه الأحذية الكبيرة في وحدة المخدرات. |
| Bunu riske atmak zorunda değildik. | Open Subtitles | لم يكن علينا ان نخاطر |
| Mahzeninize el koymamalıydık. | Open Subtitles | لم يكن علينا أخذ قبوكم. |
| Para konusunda Malcolm'un üzerine çok gitmemeliydik. Onu mu? | Open Subtitles | أنه لم يكن علينا القسوة على (مالكوم) بشأن النقود ؟ |
| Barcelona'da dans ettiğimizde böyle bir saçmalığa katlanmak zorunda kalmamıştık. | Open Subtitles | لكن لم يكن علينا تحمل هذا (الهراء عندما رقصنا في (برشلونة |
| Senin saçma şirketinle anlaşma yapmamamız gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | ! عرفت انه لم يكن علينا التعاقد مع شركتك الفاشلة |
| Kahretsin, Charlie, bunu yatakta yapmamamız gerektiğini biliyordum! | Open Subtitles | اللعنه(تشارلي)كنت أعلم أنه لم يكن علينا فعل هذا علي السرير |
| O yüzden çok güvenilir olmayan veya bir hayli pahalı donanımlar üzerinden tasarım yapmak zorunda kalmadık, bu sistemlerin tasarımına fiziğin yön vermesini sağlayabildik. | TED | بالتالي لم يكن علينا التصميم على شكل العناصر الموروثة التي ربما تكون غير موثوقة أو بالتحديد باهظة الثمن، بالتالي كنا قادرين على ترك زمام القيادة للفيزيائيين لتصميم هذه المنظومات. |
| Sanchez'i aramak zorunda kalmadık. | Open Subtitles | لم يكن علينا البحث عن صديقك (سانشيز). |