| Sonuçta, biz yönetim kuruluyuz. söyleyecek sözümüz var. | Open Subtitles | رغم كل شئ، نحن طاقم مديرينك لدينا شيئاً لنقوله |
| Aslında, bundan böyle, ofis dışında birbirimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. | Open Subtitles | في الحقيقة فيما عدا امور المكتب فقط.. لايوجد اي شي اخر لنقوله الي بعضنا البعض |
| Birlikte 40 yıl geçirdikten sonra birbirimize söyleyecek daha neyimiz kalır ki? | Open Subtitles | ما الذي تبقى لنا لنقوله بعد أربعين عاماً من الزواج؟ |
| Petra çok güzel ama Ürdün hakkında Söylenecek başka şey yok. | Open Subtitles | بيترا رائعة لكن ليس هناك الكثير لنقوله عن الأردن |
| Sen de beni dinledin. Söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | و أنت إستمعت إلي و لا يوجد شيء إضافي لنقوله |
| Üçüncüsüyse onu yakaladığımızda söyleyeceğimiz havalı bir şey bulacağız. | Open Subtitles | وثلاثة: نفكر فى شئ رائع لنقوله له .عندما |
| Konuşmayı denedi ama birbirimize söyleyecek bir şeyimiz yoktu. | Open Subtitles | لقد حاول, ولكن لم يكن عندنا شيء لنقوله لبعضنا |
| İnsanlara söyleyecek sözümüz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرتنا بأنه لدينا شيء لنقوله للناس |
| Size söyleyecek bir şeyimiz yok, değil mi Joe? | Open Subtitles | اليس كذلك؟ ليس لدينا اى شىء لنقوله. |
| söyleyecek zekice bir şeyimiz yok, hiçbirimizin. | Open Subtitles | ليس لدى احد منّا شيئ ذكي لنقوله |
| söyleyecek bir şey kalmadı. Evine git! | Open Subtitles | ليس لدينا شيئ لنقوله فقط عودي للمنزل |
| Sanırım birbirimize söyleyecek fazla bir şeyimiz kalmadı. | Open Subtitles | لا أعتقد بانه يوجد المزيد لنقوله |
| İkimizin birbirine söyleyecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | و انت و انا ليس لدينا شيء لنقوله لبعضنا |
| Hala söyleyecek bolca şeyimiz var. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}.لا يزال لدينا الكثير لنقوله |
| Ve bu konuda daha fazla söyleyecek birşeyim yok. | Open Subtitles | ولايوجد هناك المزيد لنقوله بهذا الصدد |
| -Hayır, birbirimize söyleyecek sözümüz kalmamıştı. | Open Subtitles | -لا، لم يكن هناك شيء لنقوله لبعضنا البعض . |
| Söylenecek doğru şeyi bulmak için koridorda bekliyorduk. | Open Subtitles | كنا فقط نقف في الرواق حتى نكتشف الشيء الصحيح لنقوله |
| En sonunda geriye Söylenecek bir tek şey kalmıştı. | Open Subtitles | وفي النهاية بقي أمر أخير لنقوله |
| Bir şey hariç Söylenecek başka bir şey kalmadı sanırım... | Open Subtitles | حسنا، أعتقد أن ليس لدينا شئ لنقوله عدا |
| Böylece burada olanlar hakkında başka Söylenecek bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | ولا يوجد شيء لنقوله عمّا حدث هنا |
| Söylenecek bir şey kaldığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه بقي شيء لنقوله |
| Portland'a dönüyoruz ve söyleyeceğimiz birşey yok. | Open Subtitles | هذه هي,ليس ل\ينا شيء لنقوله |
| Şehir uçsuz bucaksız ve konuşacak hâlâ birçok şeyimiz var. | Open Subtitles | إن المدينة واسعة و مازال لدينا الكثير لنقوله لبعضنا البعض |