| Rahatça geçebileceğin bir yol, hatta patika bile olmayacak. | Open Subtitles | لن يكن هناك طريق او حتى ممر يمكنك الذهاب خلاله |
| Bu gece onları kazanamazsak kaçacak bir yerimiz olmayacak. | Open Subtitles | إذا لم نفز عليهم خلال هذه الليلة سوف لن يكن هناك مكان للعمل |
| Baba, hiç alkol olmayacak demiştin hani. | Open Subtitles | أبي, إعتقدت بأنك قلت لن يكن هناك أي كحول |
| Ve bu da, hiçbir şekilde beklenmeyen arıza, yani güç kesintisi olmayacak, hiç rötar yaşanmayacak demek. | TED | وهذا، بدوره، يدفعنا نحو توقف صفري لعدم التخطيط وهو ما يعني أنه لن يكن هناك المزيد من انقطاع التيار الكهربائي، ولن يكون هناك المزيد من الرحلات المؤجلة |
| Burada gelecek sefer diye bir şey olmayacak. Ben çıkıyorum. | Open Subtitles | لن يكن هناك مرة قادمة أنا خارج |
| Peki, aynen söylediğin gibi... bir mahkeme olmayacak. | Open Subtitles | حسنا وكما قلت أنت لن يكن هناك محاكمة |
| "Teknoloji bize hükmettiği sürece hiç bir zaman barış olmayacak." | Open Subtitles | " لن يكن هناك سلام أبدا طالما التكنولوجيا هي التي تحكمنا " |
| Bir çatışma olmayacak. | Open Subtitles | لن يكن هناك أي قتال |
| Bizim için sabah olmayacak. | Open Subtitles | سوف لن يكن هناك صباح لنا |
| NASCAR'la konuştum. Geri dönersen soruşturma söz konusu olmayacak. | Open Subtitles | (لقد تكلمت مع الجميعية الوطنية لسباق السيارات (نسكار اذا أنت عُدت لهناك لن يكن هناك تحقيقاً |
| Bir daha böyle bir maç olmayacak... | Open Subtitles | ! لن يكن هناك احدا ً مثله مطلقا ً |
| Striptizci olmayacak. Hemen hemen eminim. | Open Subtitles | لن يكن هناك متعريات انا متأكد |
| Başka bir kitap olmayacak Charles? | Open Subtitles | لن يكن هناك كتاب أخر, تشارلز |
| Daha fazla amatörlük olmayacak. | Open Subtitles | لن يكن هناك مزيداً من... الهواة |
| Bir daha böyle bir maç olmayacak... | Open Subtitles | لن يكن هناك احدا ً مثله مطلقا ً ! |
| Artık senin kafanda o başlık olmayacak, tatlım. | Open Subtitles | . لن يكن هناك (روبن هود) غدا , يا جميل |
| Ve sen bunu alırsan, o zaman hiç kimse güvende olmayacak. | Open Subtitles | -وإن تسلبه هذا، لن يكن هناك أحد بمأمن . |