| Bunun için ilk gideceğim yer market olmazdı, ama yine de iyi şanslar. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كان محل مخزن البقاله هو المكان الأول أذهبه لهذا الأمر |
| Bunun için de adam gibi, sağlam bir işimin olması gerekiyordu | Open Subtitles | و لهذا الأمر إحتجت إلى عمل حقيقي شيء يمكن الإعتماد عليه |
| Buna dair ikinci bakış açısı yapay zekâyı ikinci bir Sanayi Devrimi için kullanacağız. | TED | الجانب الثاني لهذا الأمر أننا سنستخدم الذكاء الاصطناعي لكي نقوم بإحداث ثورة صناعية ثانية بكل بساطة. |
| Buna hemen bir son vermeliyiz, mümkün olduğunca az kayıpla tabi. | Open Subtitles | يجب علينا أن نضع حدا لهذا الأمر بسرعه, و بأقل قدر من الخسائر |
| Bana sorarsan, Bu işin sırrı, doğru rakibi seçmek. | Open Subtitles | فى رأيي، الحل لهذا الأمر هو اختيار المنافس الصحيح |
| Belkide Bu yüzden biz korkunun kendisinin tehlikeli olduğunu düşünürüz. | TED | لذا ربما لهذا الأمر نفكّر أحيانًا في الخوف على أنّه خطرٌ في حدّ ذاته |
| Kabul ediyorum deneyimsiziz. Ama kendimizi bu işe adadık. | Open Subtitles | أعترف أننا نفتقر إلى الخبرة، لكننا وهبنا أنفسنا لهذا الأمر. |
| bu konuda endiş duyulması gerekenler sadece Afrikalılar değil. | TED | ليس فقط هم الأفريقيون الذين عليهم أن يقلقوا لهذا الأمر |
| Onlar için çok önemli. Bunun için çok çalıştılar. | Open Subtitles | ولقد عملوا بجهد جهيد لهذا الأمر,وهم يستحقونه |
| Sorun yok. Bunun için endişelenme. Kontrol altına aldım. | Open Subtitles | لا يوجد مشكلة ، لا تقلق لهذا الأمر الأمر تحت سيطرتي |
| Bunun için hayatlarımızı yeniden düzenliyor sonra da Oliver uyum sağlamadığında anında her şeyi çöpe atıyor. | Open Subtitles | إنها تعيد تنظيم حياتنا فقط لهذا الأمر وبعدها تنسى الموضوع كله |
| Bunun için ne kadar çok rehabilitasyona gitmişsindir. | Open Subtitles | لابد إنك قد قمتُ بكل أنواع إعادة التأهيل لهذا الأمر. |
| Bunun için daha yetenekli başka biri vardır mutlaka. | Open Subtitles | لابد الحصول على شخص مؤهل كفاية لهذا الأمر |
| Sanırım Buna bir son vereceğim. | Open Subtitles | أعتقد أنّي سأضع حدّاً لهذا الأمر بأيّة حالٍ. |
| Hastane mahkeme emri olmadan Buna izin vermez bile. | Open Subtitles | المستشفى سوف لن يسمح لهذا الأمر بعد الآن بدون أمر محكمة |
| Yani, Bu yüzden,benimle konuşmak istersen --yani bizimle... beklentilerini Buna göre ayarlayabilirsin. | Open Subtitles | لي, أو لنا. لي أنا. يمكنكِ تعديل توقّعاتك طبقاً لهذا الأمر. |
| Buna katlanamam. Karım evden dışarı çıkmaya korkuyor! | Open Subtitles | أريد حسم لهذا الأمر زوجتي لا تزال خائفة من الخروج من البيت |
| Bu işin orta yolunu bulmaya, arkadaşını sana tek parça halinde vermenin bir yolunu bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | و لكنني مستعد للحوار هنا أحاول إيجاد حل لهذا الأمر أحاول إيجاد طريقة يمكنك إسترجاع صديقك بها قطعة واحدة |
| Bu işin sonunda hiçbir şeyi kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصل إلا أي نهاية مفهومة لهذا الأمر. |
| Bu yüzden senden nefret ediyorum. Beni fazlasıyla kızdırıyorsun. | Open Subtitles | أنا أكرهك لهذا الأمر انكَ تجعلني أتصرف معك كطبيبة |
| Kabul ediyorum deneyimsiziz. Ama kendimizi bu işe adadık. | Open Subtitles | أعترف أننا نفتقر إلى الخبرة، لكننا وهبنا أنفسنا لهذا الأمر. |
| bu konuda fazla endişe etmezdim. | Open Subtitles | لذا لن أقلق كثيرا لهذا الأمر أستطيع السيطرة عليه |
| bu iş yürüyecekse, size telefonla ulaşabilmeliyim. | Open Subtitles | إذا كنتم تريديون لهذا الأمر أن ينجح فيجب أن أكون قادراً على التواصل معكم خلال الهاتف |
| Bu emre uymak zorunda olabilirim ama sevmek zorunda degilim. | Open Subtitles | قد يكون عليّ أن استجيب لهذا الأمر لكن ليس عليّ أن اعجب به |