| Bunun kendini kurtarmak için bir hile olmadığını nereden bileceğim? | Open Subtitles | و كيف سأعرف إنّ هذه ليستْ خطة لتنقذ نفسكَ ؟ |
| Göz göze geldiğimiz andan itibaren oradaki diğer kızlar gibi olmadığını anladım. | Open Subtitles | مِنْ اللحظةِ التي التقطت العيونَ... عَرفتُ بأنّها ليستْ مثل البنات الأخريات هناك. |
| Bunun part-time bir iş olmadığını anladığın sürece. | Open Subtitles | طالما أنتَ تُدرك إنّها ليستْ وظيفة بدوام جزئي |
| Sadece asıl amacın öyle olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | ما أرمي إليهِ هو أنَّها ليستْ الهدفُ المقصود |
| Tuhaflık becerinin kesinlikle bu olmadığını görüyorum. | Open Subtitles | أصبحتُ أعرفٌ أنّ الدِقة ليستْ مِن مواهبك |
| Bir gün, insanların yaptığı tüm o bencil, ahmakça şeylerin bizim suçumuz olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | ذاتَ يومٍ، أدركتُ أنّ كلّ الأمور الحمقاء والأنانيّة التي يقترفها النّاس... ليستْ غلطتهم. |
| O da, bu hikâyelerin doğru olmadığını söyledi. | Open Subtitles | ولقد أخبرها أنّ تلك القصص ليستْ صحيحة. |
| Daha yeni, annemin bir hayalet olması gerektiği, ama olmadığını öğrendim. | Open Subtitles | لقد إكتشفتُ لتوّي بأن أمي ... يجب أن تكون شبحاً و لكنّها ليستْ كذلك |
| Onun Jordan Hester olmadığını gösteren bir şey yoktu. | Open Subtitles | لا شيء يشير أنّها ليستْ (جوردان هستر) الحقيقيّة |
| Jaye'in gerçek olmadığını. | Open Subtitles | و إنّ جاي) ليستْ حقيقية ؟ |