Diğer taraftaki tehlikeler için hazır değil ama ben hazırım. | Open Subtitles | فهي ليست مستعدة لمواجهة أخطار الجانب الآخر بينما أنا مستعد |
Kincaid gerçek teknolojiyi ortaya çıkarmaya tam olarak hazır değil. | Open Subtitles | كينكايد ليست مستعدة للكشف عن التكنولوجيا الحقيقية فقط حتى الآن. |
Amerikan halkı henüz böyle açık bir mücadeleye hazır değil. | Open Subtitles | التي لا يوافق عليها الحزب الشيوعي الجماهير الأمريكية ليست مستعدة بعد لتمرد مفتوح |
Sayın Lordum, Majesteleri henüz görüşmeye hazır değil! | Open Subtitles | أرجوك , صاحبة الجلالة ليست مستعدة بعد لإستقبال الزوار |
Bağlanmaya hazır değil, hepsi bu. Tabii ya. | Open Subtitles | إنها ليست مستعدة بعد للإلتزام بعلاقتنا تماماً |
Haklısın, ve bir prenses olmaya hazır değil. | Open Subtitles | انت محقة ، وهي ليست مستعدة لتكون أميرة بعد. |
Başkan'ı bilgilendirmişler fakat uçuş yasağına henüz hazır değil. İşte. | Open Subtitles | لقد أعلموا الرئيسة لكنها ليست مستعدة لتنزيل الطائرات بعد |
Buna hazır değil | Open Subtitles | إنها ليست مستعدة كلياً شاهدت إحصائياتها في الأيام الأخيرة وهي رائعة |
Hayır, süper tanklar hazır değil fakat hazır olduklarında, Cumhuriyet kuvvetleri geri çekilecek. | Open Subtitles | لا، الدبابات العملاقة ليست مستعدة ولكن عندما تستعد قوات الجمهوريين ستهزم |
Buna hazır değil. Başka seçenekleriniz olmalı. | Open Subtitles | ،إنها ليست مستعدة لهذا لا بد بأن لديك خيارات أخرى |
Hazır olduğunda onu yola çıkartacağım. hazır değil. Güven bana. | Open Subtitles | سأقوم بأخذها عندما تكون مستعدة إنها ليست مستعدة ، ثق بي |
Daha hazır değil. Hayır, ayrılamaz. | Open Subtitles | إنها ليست مستعدة بعد, لا, لا يمكنها المغادرة |
Lordlara, prenses hazır değil diyebilirsin pekala. | Open Subtitles | يمكنكِ ببساطه اخبار الأسياد ان الأميرة ليست مستعدة لذلك |
- Bence BlueBell böyle bir şeye henüz hazır değil. | Open Subtitles | حسناً , أعتقد بأن بلوبيل ليست مستعدة لشيء ذو طموح عالي |
Gerçek şu ki seni duvardaki bir delikten tanıyamam... Stephanie hayata böyle bir adım atmaya henüz hazır değil. | Open Subtitles | بجانب حقيقة أني لا أعرفك من حيّز صغير ستيفاني ليست مستعدة لبدء هذه الخطوة في حياتها. |
Sanırım Amerika, tarihi İskoç repine hazır değil. | Open Subtitles | أظن أن أمريكا ليست مستعدة بعد لراب استكلندي تاريخي |
Madeline henüz gömülmeye hazır değil. | Open Subtitles | مادلين ليست مستعدة لأن تدفن بعد |
Krepler henüz çevrilmeye hazır değil. | Open Subtitles | هذه الكعكات ليست مستعدة للتقليب |
Ve bu gazete bunları basmaya hazır değil... ve sen de onları kanıtlayamazsın. | Open Subtitles | وهذه الصحيفة ليست مستعدة لهم -لا تستطيعي أثبات ذلك |
Buradaki sorun hastanın kurulun karşısına çıkmaya hazır olmaması. | Open Subtitles | الخطأ هو أن هذه المريضة ليست مستعدة بعد للعرض على الطاقم |
Ellie, hayvanının ölümüne hazır olmadığı için yaptım. | Open Subtitles | اعتقد انى فعلت ذلك من اجل ايلى ليست مستعدة لموت حيوانها المدلل |