Bugün, cehennem olan her günkü hayatımdan kötü değil. | Open Subtitles | اليوم ليس أسوء من العيش في الجحيم هذه حياتي الومية |
Beni daha iyi hissettiresin diye çağırdım daha kötü değil, çok teşekkürler. | Open Subtitles | اتيتُ إليك هنا لتجعلني أحس بشكال أفضل ليس أسوء , شكراً جزيلاً لك |
Düşününce çocuk sahibi olamamak o kadar da kötü değil. | Open Subtitles | وكلما فكرت بالأمر، فإنه ليس أسوء شيء |
- Olması gerektiği kadar kötü değil. | Open Subtitles | ليس أسوء مما تتوقع |
Eli da böyle söyledi. Kresteva, diğer herkesten daha kötü değil. Buna katıldığımdan emin değilim, ama her hâlükarda bu durum onunla ilgili değil. | Open Subtitles | ذلك ما قاله (إيلآي) بالواقع , (كريستفيا) ليس أسوء من معظم الناس لَستُ متأكّده من انني أوفقك في الرأي |