Ve biliyorsun hiç şansı yok. | Open Subtitles | انا اعتقد أنه بمجنون ليفعلها بمفرده ياألكس وانت تعلم انه ليس لديه فرصة |
Kaçak olmak sağlıklı bir insana göre bile zor yani bu adamın hiç şansı yok. | Open Subtitles | من الصعب القبض على هارب عندما يكون بصحّة جيّدة. أمّا حالة هذا الرجل، ليس لديه فرصة كبيرة. |
Biliyorum ama onunkinin hiç şansı yok, seninkiyse kazanacak. | Open Subtitles | أعرف.لكنه ليس لديه فرصة فأنت من سيفوز. |
Ben sana atın hiç şansı olmadığını söylediğim halde bana kalkmış atın nasıl da iyi bir yarış çıkaracağını anlatıyor. | Open Subtitles | يوهم نفسه بأنه سيقدم الكثير عندما أخبرتك أن ذلك الحصان ليس لديه فرصة. |
Senin gibi bir kızla hiç şansı olmadığını söyledim. | Open Subtitles | وبأنه ليس لديه فرصة مع فتاة مثلك |
Küçük takımınızın hiç şansı yok. | Open Subtitles | فريقك الصغير هنا ليس لديه فرصة |
Tanrının hiç şansı yok. | Open Subtitles | الرب ليس لديه فرصة |
Zavallıcık, hiç şansı yok. | Open Subtitles | المسكين ليس لديه فرصة |
Küçük Hayley'in bu ay hiç şansı yok. | Open Subtitles | مبيضي الصغير (هايلي) ليس لديه فرصة هذا الشهر |
hiç şansı yok! | Open Subtitles | ! ليس لديه فرصة |
hiç şansı yok. | Open Subtitles | ليس لديه فرصة |