Bay Poirot'nun buna hakkı yok, bu özel bir mesele. | Open Subtitles | بوارو ليس له الحق.. هذا خارج الموضوع هذا شأن خاص |
Savunma makamının tanığın dürüstlüğünü sorgulamaya hakkı yok! | Open Subtitles | أعترض ، المحامى ليس له الحق أنيُشككفي نزاهةالشاهد. |
Burada olmaya hakkı yok. Onu hiç tanımıyorsun. | Open Subtitles | انه ليس له الحق في التواجد هنا أنت لا تعرفه جيدا |
Tamam, 8 diploması olan birinin böyle olmaya hakkı yok. | Open Subtitles | حسناً , أي حد حاصل على 8 شهادات ليس له الحق في الظهور كهذا |
Sen çok iyisin, köylüler çok iyi büyükannem, büyükbabam çok iyiler benim gibi kötü bir insanın, iyi insanların arasında kalmaya hakkı yok. | Open Subtitles | وأنتِ الصالحة جداً فقط وهؤلاء القرويون أناس صالحون جداً جدتي كذلك وجدي كذلك والشخص السيء ليس له الحق في البقاء مع الصالحين |
İftira etmeye hakkı yok... | Open Subtitles | ليس له الحق فى الطعن |
İftira etmeye hakkı yok... | Open Subtitles | ليس له الحق فى الطعن |
Yaptığı şeyden sonra buna hiç hakkı yok. | Open Subtitles | ليس له الحق بعدما فعل مافعله |
- Bana emir vermeye hakkı yok. | Open Subtitles | ليس له الحق في إعطائي أوامر |
Hiçbir şeyde hakkı yok. | Open Subtitles | ليس له الحق في أيِ من هذا |
Evet, hakkı yok. | Open Subtitles | كلا، ليس له الحق |
Tae Seong'un hakkı yok. | Open Subtitles | تاي سونغ ) ليس له الحق بأن يملك أي من هذا ) |