Seni uyarmadığımı söyleyemezsin. Bu hapishane senin gibi bir aşçıya hazır değil. | Open Subtitles | لا يسعكَ الإدّعاء أنّي لم أُحذّركَ، هذا السجن ليس مُستعداً لطاهٍ مثلكَ بعد. |
hazır değil, bu adamla hassas bir ilişkim var. | Open Subtitles | إنه ليس مُستعداً ، علاقتي به هشة |
Henüz buna hazır değil. | Open Subtitles | إنهُ فقط ليس مُستعداً بعد. |
Nathaniel bir psikiyatrist ile konuşmaya hazır olmadığını açıkça belli etti. | Open Subtitles | ناثانييل جعل ذلك واضحاً لي إنه ليس مُستعداً للتحدث مع طبيب نفسي. |
Lorenzo henüz buluşmaya hazır değil. | Open Subtitles | (أن (لورينزو ليس مُستعداً الآن |
Belki de bir anda üç çocuk babası olmaya hazır olmadığını düşünmüştür. | Open Subtitles | رُبما يكون قد قرر أنه ليس مُستعداً ليكون أب لثلاثة أطفال |