ويكيبيديا

    "ليس هناك سوى" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sadece
        
    • bir
        
    • tek
        
    • var
        
    sadece bir kaç Jaffa kaldı. Onları etkisiz hale getirebiliriz. Open Subtitles ليس هناك سوى عدد قليل من الجافا يمكننا القضاء عليهم
    Bu da demek oluyor ki, bütün Philadelphia şehrinde, benim çıkabileceğim sadece 35 erkek vardı. TED و هذا يعني ببساطة أنه ليس هناك سوى 35 رجلا يمكن أن ألتقيهم في مدينة فيلادلفيا بأكملها.
    sadece hayatın var nasıl berbat ettiğin ve seni kurtarmak için orada kimin olduğu ya da kimin olmadığı. Open Subtitles ليس هناك سوى حياتك كيف تعبثين فيها ومن هناك كي ينقذكِ
    Biliyorum, ve tek kat reçel mi olurmuş? Open Subtitles أعرف ذلك, و ليس هناك سوى طبقة واجدة من المربى
    800'ün üzerinde nobel ödülü kazanan insan var, ancak yalnızca 15 bilimadamının ismi bir elemente verildi. TED حتى اليوم هناك 800 جائزة نوبل تم توزيعها على العلماء ولكن ليس هناك سوى 15 عالماً هناك عناصر قد سميت باسمائهم
    "sadece bir çıkış yolu var ve kirli, hileli oyunların... Open Subtitles ليس هناك سوى مخرج واحد لك، وينبغي علي القبول به...
    Uzak geleceğin korku dolu karanlığında sadece savaş vardır. Open Subtitles في الظلام القاتم للمستقبل البعيد ليس هناك سوى الحرب
    sadece biraz şans ve aşırı öfke var. Open Subtitles ليس هناك سوى القليل من الحظ والغضب المفرط
    sadece kağıtlara bakan adamlar bunun iyi bir fikir olduğunu düşünür. Open Subtitles ليس هناك سوى شخص بيروقراطي.. قد يظن أن ثلاثة رجال بكل شاحنة يعد بالفكرة الجيدة.
    sadece bir tane sonsuz doğum günü kutlaması var ve onda da herkes sürpriz poşetleri alır ve hiçbir ebeveyn işin kolayına kaçamaz. Open Subtitles ليس هناك سوى عيد ميلاد واحد بلا نهاية حيث يحصل الجميع على حقيبة هدية ولا أب يتدبر ذلك بسهولة
    Çünkü hayatta bildiğimizden ötesi yoksa demek ki sadece endişeler kendinden şüphe pişmanlık ve yalnızlık var. Open Subtitles لأنه إذا لم يكن هناك المزيد في الحياة أكثر مما نعرف مسبقاً إذاً ليس هناك سوى القلق وفقدان الثقة بالنفس ندم والوحدة
    sadece birkaç günlük yiyecek ve su kalmış. Open Subtitles ليس هناك سوى بضعة أيام من الطعام والماء اليسار.
    Tamam, içinde oraya çıkmayı isteyen küçük bir parça yok mu? Open Subtitles ليس هناك سوى جزء ضئيل من أنت الذي يريد الحصول على ما يصل إلى هناك؟
    Kadın cinsel organına yaklaşmak için tek bir aşk parmağı vardır. Open Subtitles ليس هناك سوى اصبع واحد من المحبوب مع الاقتراب من الأعضاء التناسلية للإناث
    Yüzbaşı. Onlarla başa çıkmanın tek bir yolu var. Open Subtitles كابتن الفريق ، ليس هناك سوى طريقة واحدة للتعامل معها.
    ...ve hatırlasana bana bir tek kız karınca olduğunu söylemiyor muydun? Kraliçe miydi? Open Subtitles أتتذكر قولك أنه ليس هناك سوى أنثى نمل واحده, الملكه؟
    Tüm bu yiyecekler. İçeride bir avuç dolusu insan var. Open Subtitles كل هذا الطعام، ليس هناك سوى حفنة من الأشخاص

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد