| Uzaktan ateş etmenin, boşuna mermi harcamak dışında bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من التصويب البعيد أنت فقط تضيع ما لديك من طلقات |
| Üste değil, içeri girmenizin bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس في القاعدة, ليس هناك فائدة من دخولكم |
| Bunları saklamanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من الإحتفاظ بهذه الأوراق |
| Geçmişte neler olduğunun dedikodusunu yapmanın kimseye faydası yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من إخْبار الحكاياتِ من الذي إنتهى و اتعمل |
| Boş yere ağlayıp sızlanmanın faydası yok. | Open Subtitles | حسنا, ليس هناك فائدة من البكاء على اللبن المسكوب. |
| Bağırmanın bir anlamı yok. Ben çoktan denedim. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من الصراخ،لقد حاولت |
| bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من ذلك |
| Anlatmanın da bir faydası yok. | Open Subtitles | و ليس هناك فائدة من توضيح الأمور أيضاً |
| Ama bu sınırların altını çizmenin faydası yok. | Open Subtitles | لكن ليس هناك فائدة من توضيح القيود. |
| Kaçmanın bir faydası yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من محاولة الفرار |
| Kaçmanın bir faydası yok! | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من الركض |