| En azından, Vogonlar ekspres yol yapmak için yıkana kadar öyleydi. | Open Subtitles | أو كان كذلك حتى دمره الفوجون ليصنعوا طريق النقل السريع للفضاء |
| Bunların hepsi benim için çalıştılar, benim için bir fare yapmak için. | TED | كلهم كانوا يعملون من أجلي , ليصنعوا فأرة الكمبيوتر من أجلي . |
| Bilim adamları bizim yenilerimizi yapmak için gece gündüz çalışmaya zorlanıyorlar. | Open Subtitles | العلماء مفروضٌ عليهم أن يعملوا ليلاً ونهارا ليصنعوا نسخاً جديدة مننا جواسيس مخفيّين |
| Ne kadar küçük olursa olsun bir sığınak yapmak için icat edilecek, okunacak ısırılacak bir şeyler vardır. | Open Subtitles | شئ ليبتكروه,شئ ليقرأوة و شئ ليعضوة وشئ ليفعلوة ليصنعوا ملجأ مهما يكن صغر حجمة |
| O sırada, kasabadaki insanlar kunduz haşlama yapmak için yola çıkarlar. | Open Subtitles | فى الوقت الحالى ،الناس من المدينة يأتون و هم .. هم يستعدوا ليصنعوا يخنى القندس |
| Gerçek çan 2. Dünya Savaşı'nda İç Savaş satranç takımı yapmak için oluşturulmuştu. | Open Subtitles | لقد اذيب الجرس الاصلي بالحرب العالمية الثانية ليصنعوا منه احجار الشطرنج |
| Hayatta kalanları deney yapmak için ellerinde tutuyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يحتفظوا بالناجين ليصنعوا تجارب عليهم. |
| Son bir şans kendilerini şey yapmak. | Open Subtitles | فرصة واحدة أخيرة ليصنعوا شيئا من أنفسهم |