| Açıkçası senin gibi belalı, sinirli bir asker değil, savaşın geri kalanını Londra Paladyum'da geçirmeye hazır, biraz sulu gözlü, efemine biri lazım. | Open Subtitles | وأنا لا اريد شخصاً قاسياً، وجندياً حاقداً مثلك، بل أريد فتاً لطيفاً بعينين كئيبتين والذي قد تهيأ ليقضي |
| Çünkü birden bire kapımızda belirip, ona çiçek getirip onunla zaman geçirmeye başladı. | Open Subtitles | لأنّه فجأةً ظهر ...في بيتنا ليقضي الوقت معها |
| Evine, ailesiyle zaman geçirmeye gidiyordu. | Open Subtitles | سيعود إلى منزله ليقضي وقتًا مع عائلته |
| Protokolü uygulamaya ayıracağınız süre onun sizi öldürmesi için yeterlidir. | Open Subtitles | الوقت الذي ستسغرقونه في اتباع قوانينكم سيكون كافيا له ليقضي على حياتكما |
| Ortağın ayrıldı, onu öldürmesi için bir tetikçi kiraladın yardım derneğine katılarak kendine mükemmel bir mazeret yarattın. | Open Subtitles | إنفصل شريكك عنك، وإستأجرت قاتلا مأجور ليقضي عليه... بينما تملك عذر الغياب المثالي وهو تواجدك في حفلة لجمع التبرعات... |
| Bize karşı olan tehlikeleri tanımak ve ortadan kaldırmak için tetikte olmak bizim, hepimizin görevidir. | Open Subtitles | إنه دورنا ،دور كل واحد منّا، ليقضي ويمحي أي تهديد ضدّنا |
| Evine, ailesiyle zaman geçirmeye gidiyordu. | Open Subtitles | سيعود إلى منزله ليقضي وقتًا مع عائلته |
| Ayrıca onu öldürmesi için Deek'i ikna etmek hiç de zor olmadı. | Open Subtitles | (و لم يكن من الصعب إقناع (ديك ليقضي عليه |
| Ruiz'i Potter ve Brooks'u ortadan kaldırmak için işe aldı. | Open Subtitles | إستأجرت (رويز) ليقضي على (بوتر) و (بروكس) |
| Fyers sırf sizi ortadan kaldırmak için tüm ormanı bombalamak üzereydi. | Open Subtitles | (فايرز) كان على وشك إلقاء قنبلةٍ على الغابة كلّها فقط ليقضي عليكَ. |