Bu arazi tamamen bana ait ama ne yapacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | و هذه الأرض لي ليس لديّ فكرة عما سأفعله بها |
- O şey tarafından öldürülmemem için bana biraz saygı göster. | Open Subtitles | أظهر بعض الإحترام لي ليس التعرض للقتل من قبل ذلك الشيئ |
Bölümü, okuması ve bana ne düşündüğünü söylemesi için bilim insanı olmayan bir arkadaşıma verdim, bölümü alıp gitti. | TED | وأعطيت الفصل لصديق لي ليس عالماً، حتى يقرأه ويخبرني برأيه، وقد أخذ الفصل. |
Bir sirketiniz yok, söyleyebilecegim sey, bir ofisiniz bile yok. | Open Subtitles | ليس لديك شركة، ومما اتضح لي ليس لديك مكتب أيضًا |
Senin-- Senin karın yok ki ! | Open Subtitles | ذلك النصف لي ليس لدي فكرة عما تتحدّث عنه ماذا؟ |
benim için, karanlık pek değil de, karanlıkta yaşayan önemli. | Open Subtitles | بالنسبة لي .. ليس الظلام إنما من يعيش في الظلام |
Evet doğru, ona benim için kokain hazırlaması konusunda ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | أجل لقد كنت أحتاجه ليطبخ لي ليس مواعدة الخادمة في الجوار |
- Pekala. bana para ödediğin için seninle lobide buluşacağım. | Open Subtitles | ساقابلك في البهو وذلك لانك تدفع لي ليس الا |
bana para ödediğin için seninle lobide buluşacağım. Çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | ساقابلك في البهو وذلك لانك تدفع لي ليس الا |
Şimdi O'Neill bana, yalnızca kendi sadakatinin nereye olduğunu değil aynı zamanda seninkininde nereye olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | الآن اونيل اثبت لي ليس فقط ولاءه، لكن ولاءكم ايضا |
Yandaki restaurant'a gideceğim ve bir masaya oturacağım... eğer bana katılmak istersen, uh... gözünde büyütme, tamam mı? | Open Subtitles | سأذهب للمطعم المقابل واجلس هناك وإذا كنتي ترغبين في ان تنضمي لي ليس بالأمر المهم، جيد؟ |
bana bunu söylediğini kimseye söylememiştim, mahkemeye bile. | Open Subtitles | لم أخبر أحداً بما قالهُ لي, ليس حتى في المحاكمة |
Polise, senin bana şantaj yaptığını söylemem; senin için iyi olmaz. | Open Subtitles | أخباري الشرطة عن إبتزازك لي ليس جيداً لك |
bana karşı olan yakınlığının, genç bir kadınla yatmaktan, ziyade güven duymakla ilgili olması? | Open Subtitles | أن انجذابه لي ليس له علاقة بأن ينام مع إمرأة صغيرة في العمر. لكن انه عن الأمان؟ |
Bu sana şok edici gelebilir ama hayatımda olanların seninle bir ilgisi yok. Tamam, güzel. | Open Subtitles | , ربما هذا سيصدمك لكن ما يحدث لي ليس له علاقة بك |
...diye sızlanmanı dinleyerek geçirdim ve şimdi buna hakkım yok öyle mi? | Open Subtitles | عن الأشياء التي كان من الممكن أن تفعلها بدوني و الآن تقول لي ليس لي حقوق؟ |
Zaten kendini bana düzdürerek iyilik ediyor ona bunu yaşatmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | انها لطيفة جداً لتسمح لي ليس هناك اي حال من الاحوال ان اجعلها تمر من هذا |
Amerika'yı benim evim yapan şey, pasaportum ya da aksanım değil; ancak bu belirleyici tecrübeler ve bunun geçtiği yerler oluyor. | TED | ما يجعل أمريكا وطنا لي ليس جواز سفري أو لكنتي، بل هذه التجارب الخاصة جدا والآماكن التي وقعت فيها. |
Burada benim için önemli olan, kargaları fıstık toplamak için eğitebileceğimiz değil. | TED | إذاً الشئ المهم حول هذا بالنسبة لي ليس أنه يمكننا تدريب الغربان لإلتقاط الفول السوداني. |
benim için üzümün yerini tutmazlar ama... onları da çok arzuluyorum. | Open Subtitles | نعم , بالنسبة لي ليس العنب في حد ذاته بقدر رغبتي فيه |