| Ekmek ziyafet olarak görüldüğü zaman, benim sigara içmeye hakkım olamaz. | Open Subtitles | ..عندما يصير رغيف الخبز مأدبة فليس من الصواب أن أبتاع التبغ |
| Ancak çölün temizlik ekibi için bu beden bir sorun değil: Bir ziyafet. | TED | لكن بالنسبة لفريق تنظيف الصحراء، ليست مُعضلة: فهي بمثابة مأدبة. |
| Tek odalı malikanemde büyük bir ziyafet verdiğimi hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أتصور نفسي و أنا أقيم مأدبة كبيرة في قصري ذو الغرفة الواحدة |
| Ondan sonra da, Bay Moray bize öğle yemeği verecek. | Open Subtitles | وبعد ذلك , السيد موراي قد أعدّ لنا مأدبة غداء |
| Rangerların sezon sonu resmi yemeğine sen de mi geleceksin? | Open Subtitles | . هل سوف تذهبين الي مأدبة نهايه الموسم ايضا ؟ |
| Sence insanlar Kraliyet ziyafeti mi yoksa Soytarı Şöleni mi ister? | Open Subtitles | برأيك هل سيفضّل الناس العيد الملكي أم مأدبة المهرج؟ |
| Bir kuruluşun öğle yemeğinde toplum içinde özür dileme imkânına sahip olmuştu. | TED | وقد أتيحت له فرصة للإعتذار بشكل علني في مأدبة غداء للمؤسسة. |
| Bugünkü ziyafet Rudolf için olabilir. | Open Subtitles | حسنا .. مأدبة اليوم تم إعدادها لــ رودلف |
| Sizin için bu gece bir ziyafet ayarlayabilirim.. | Open Subtitles | آه، ثمّ ربما يجب علىُ أَنْ اعدَّ مأدبة عظيمة لَكم اللّيلة. |
| Hey, Homer, Marge için ziyafet vereceksen yardım etmek isterim. | Open Subtitles | إذا كنت تريد تحضير مأدبة لمارج فسيسعدني أن أُساعدك |
| Senatörler için ziyafet düzenlenecektir. | Open Subtitles | سيتم عقد مأدبة عامة للاحتفال بهؤلاء الأعضاء |
| Hepsi de mükemmel bir ziyafet için birebir. | Open Subtitles | إنه طعام طازج، مأدبة جاهزة ليُولَم عليها |
| Kraliçe, elçilerin eşlerine bir ziyafet verdi. | Open Subtitles | لقد أقامت الملكة مأدبة مع زوجات السفراء الأجانب |
| Yarın benim için Dupuis'lerin, Dupa'ların, Sander'lerin ve Raoul Flores'in geleceği bir akşam yemeği düzenledi. | Open Subtitles | انها ستقوم بتحضير مأدبة عشاء بمناسبة حضوري سيحضرها كل من دوبيه و دوبواه و ساندرز و راوول فلورنس |
| Al, bekleyeceğin şu uzun kuyruk için yanına öğlen yemeği almayacak mısın? | Open Subtitles | مهلا، القاعدة، ليست لك ستعمل حزمة مأدبة غداء لهذا الانتظار الطويل في الخط؟ |
| İspanyolca Kulübü yemeğine haşhaşlı bravni götürdüm. | Open Subtitles | احضرت كعك به حشيش إلى مأدبة صف اللغة الأسبانية |
| Sonra da enstitünün geleneksel yemeğine katılan her ünlüye de 25 bin dolar vermiş. | Open Subtitles | ومن ثم 25 ألف دولار لكل مشهور يحضر مأدبة العشاء السنوي في المعهد |
| Gerçek bir Weequay ziyafeti kesinlikle kaçırılmamalıdır. | Open Subtitles | ويالها من مأدبة حقيقية لا تريدوا ان تفوتوها |
| Öğle yemeğinde, seni bana bakarken yakaladım. | Open Subtitles | على مأدبة الغداء, لم تستطع أن تؤدي بنظرك عن نظري |
| Majesteleri, bu gece bir şölen veriyorsunuz oyun için zaman var mı? | Open Subtitles | فخامتك لديه مأدبة الليلة هل هناك وقت كافي للعب |
| Doğruca yedi türlü yemek ve yedi garson ve şampanya | Open Subtitles | سنتجه مباشرةً إلى مأدبة عشاء ثم نحتسي الشمبانيا |
| Bir deniz ürünleri büfesi vardı, aklınız durur. | Open Subtitles | كان هنالك مأدبة ثمار بحر لا تصدّق. |
| Orada güzel kraliçeyle tanışmış ve onu sarayındaki ziyafete davet etmiş. | Open Subtitles | هناكقابلملكةجميلةو.. دعاها إلى مأدبة طعام في قصره |
| İnsanlar Lord Yu'nun Şöleninden kaçtıktan sonra kaderimin değiştiğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول الناس مصيري تغيّر بعد الهروب من مأدبة اللّورد (يو). |
| Şöyle söyleyeyim, memeler açık büfe olacak. | Open Subtitles | اذا وضعناهن هكذا سيكن مأدبة من الصدور الجيّدة |
| - Siz ve insanlarınız için bir hoşgeldin Şöleni hazırladık Albay Longdon. | Open Subtitles | أعددنا مأدبة للترحيب لك واتباعك، عقيد لانغدون |
| Bu akşam bizim evde kutlama yemeği veriyoruz. | Open Subtitles | سنقيم مأدبة عشاء الليلة في المنزل للاحتفال. |
| Beklendiği gibi, 2 suikast teşebbüsünden sonra McFadden, itham ettiği suçlamaların üzerine gidemeden, bir ziyafette zehirlendi. | Open Subtitles | ,و من غير المستغرب، وبعد محاولتين سابقتينِ لإغتياله .سُمّمَ ماكفدن في مأدبة قبل أن يضغط لإقرار المعاقبة |