| Yani tartışmak istediğim şey bu sistematik ve gerçek bilimsel yaklaşımın feromonların gerçekten anlaşılabilir bir hale gelebileceğinin bir örneği. | TED | ذلك ما أريد أن أحاجج به هو هذا المثال لحيث يمكن للمقاربة العلمية المنهجية حقا أن تحقق فهما حقيقيا للفيرومونات. |
| Size bundan sonra göstermek istediğim şey, laboratuvarımızda yaptığımız bir dizi deney, bunlarla bu robotun daha uzun mesafeler boyunca gitmesini sağladık. | TED | ما أريد أن أريكم تاليا هو مجموعة من التجارب أجريناها داخل المختبر حيث كان الروبوت قادرًا على الذهاب لمسافات أطول. |
| Ama bugün size öğretmek istediğim şey dünyamızın tek bir büyük kaya olmadığı. | TED | ولكن ما أريد أن أعلمه لكم اليوم هو أن عالمنا ليس صخرة واحدة صلبة و كبيرة. |
| İnan bana satmak istediğim şeyi almak isteyecektir. | Open Subtitles | و ما أريد أن أبيعه له ، صدقنى سيريد أن يشتريه |
| Bir gün Moac'ın küllerini Apophis'in mezarı üstüne serpmek istiyorum. | Open Subtitles | يوما ما أريد أن أنثر رماد مواك على قبر أبوفيس |
| Ve harika olmuş. Aslında sana sormak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | تعلمون ، في الواقع ، هناك ما أريد أن أطلب منكم. |
| - Benim de anlamaya çalıştığım şey bu, çavuş. | Open Subtitles | من راين : هذا ما أريد أن أعرفه |
| Yapmak istediğim şey hepimizi pis suyun, hatta kanalizasyonun içine çekmek çünkü sizlere ishalden bahsetmek istiyorum. | TED | ما أريد أن أفعله هو إصطحابنا جميعاً إلى مزراب الصرف بل و على طول الطريق إلى أنبوب المجارى لأننى أريد التحدث عن الإسهال |
| Benim esas olarak anlatmak istediğim şey beyin gibi çalışan bir bilgisayar yapma hayalim. | TED | ما أريد أن أتحدث عنه بالأساس هو حلمي ، المتمثل في بناء جهاز كمبيوتر يعمل مثل الدماغ. |
| Aslında bu da doğru değil. Bu ölümlerin birçoğu kesinlikle önlenebilirdi. İşte "can sıkıcı" diye düşünmek istediğim şey, bu "son mil problemi". | TED | كثير من هذه الوفيات يمكن تفاديها تماما. وهذا ما أريد أن أفكر فيه كشيء مقلق ، ما أريد أن أسميه مشكلة "الميل الأخير". |
| Bak, tek bilmek istediğim şey, neden? | Open Subtitles | انظر، كل ما أريد أن أعرفه هو السبب. ما هو المحرك؟ |
| Öğrenmek istediğim şey adamların görmeden nasıl oluyor da Vali'nin evine giriyor? | Open Subtitles | ما أريد أن أعرفه هو كيف تمكن من دخول منزل الحاكم لم يستطع رجالك كشفه؟ |
| Söylemek istediğim şey şu ki... size istediğinizi veremem. | Open Subtitles | ما أريد أن أقوله هو أنني لا أستطيع أن أعطيك ما تريد |
| Söylemek istediğim şey, daha önce kimseye söylemediğim bir şey. | Open Subtitles | ما أريد أن أقوله الان لم أقله الى اي احد من قبل |
| Ama eğer güneşi tekrar görmek istiyorsan, bana bilmek istediğim şeyi söyleyeceksin. | Open Subtitles | ولكن إذا كنت تريد حقاً رؤية الشمس ثانية فعليك أن تخبرني بالضبط ما أريد أن أعرفه |
| Annenin yapmasını istediğim şeyi sana söyleyeceğim, sen de bunu annene söyleyeceksin. | Open Subtitles | سوف أخبرك ما أريد أن تفعل أمك -وأنت تقولين لها حسناً ؟ |
| Eğer yeterince iyi hissediyorsan, seni bir yere götürmek istiyorum. | Open Subtitles | عندما تصبحين قوية، هناك مكان ما أريد أن آخذك إليه. |
| Önce bu deneyin sonuçlarını anlatmak istiyorum, sonra da aşkın nereye gittiğine geçmeyi düşünüyorum. | TED | وهذا ما أريد أن أحدثكم به أولاً ثم نستكمل إلى حيث أعتقد أن الحب يتجه. |
| Cecile... Tek istediğim bir öpücük. | Open Subtitles | سيسيل ، كل ما أريد أن أفعله هو أن أعطيك قبلة |
| Gitmeden önce, söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | قبل أن تذهبي .. هناك شيء ما أريد أن أقوله لكِ |
| Sana anlatmaya çalıştığım şey de bu, canım. | Open Subtitles | إليكِ ما أريد أن اوضحه لكِ يا حبيبتي. |
| Ben de sizinle bunu konuşmak istiyordum. | Open Subtitles | أوه ، هذا ما أريد أن أتحدث عنه معكما يا رفاق ، أتفهمان قصدي؟ |
| Ben, orta yaşlı bir adamın ve ne yapmak istediğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا رجل متوسط العمر، ولا أعرف ما أريد أن أفعله بحياتي |
| Vatanseverlik budur işte. Şimdi, sizden yapmanızı istediğim şu: | Open Subtitles | تلك هى الروح الوطنية إليكِ ما أريد أن تفعليه |
| Sadece olduğum ve ileride olmak istediğim şeyin vazgeçilmez bir parçası. | Open Subtitles | حسناً، إنها جزء من هويتي وهي ما أريد أن أكون عليه |
| Benim size önermek istediğim şey, bunu başarmamızı sağlayabilecek alışılmamış bir yol. Çünkü, takdir edersiniz ki hepimiz, en azından bir anlamda arkadaşım Jan Stripling gibi virtüözleriz. | TED | لهذا ما أريد أن اقترحه عليكم كطريقة غير تقليدية تمكننا من محاولة تحقيق ذلك لأنه، كما سترون، من جانب واحد، على الأقل نحن جميعاً موهوبون مثل صديقي جان ستربلنغ. |