| Şimdi bana yardım etmezsen geldiğim şeyi anlaman için sonrasında aileni ziyaret etmek ve onları teker teker öldürmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | الآن، إن لم تساعدني بالحصول على ما جئت من أجله سأذهب إلى عائلتك وأقتلهم، واحداً تلو الآخر |
| Almak için geldiğim şeyi alamamış olabilirim ama çok daha değerli bir şey ile ayrıldım. | Open Subtitles | من الممكن أنني لم أحصل على ما جئت من أجله ولكني خرجت بشيء أكثر قيمة |
| Hiç durma. Yapmaya geldiğin şeyi yap, öldür beni. | Open Subtitles | لننته من الأمر افعل ما جئت من أجله، اقتلني |
| Beni öldürebilirsin ya da uğruna geldiğin şeyi alırsın. | Open Subtitles | الآن، يمكنك قتلي أو أعطيك ما جئت من أجلة |
| Buraya esas gelme nedenim, hayatımda çok önemli bir karar aldığımı söylemek. | Open Subtitles | ما جئت لاقوله اني توصلت لاهم قرار بحياتي |
| Seninle hiçbir akrabalığım yok. Ve bulmaya geldiğim şey çoktan gitmiş. | Open Subtitles | أعني أنا لست على قرابة معك وكل ما جئت به قد ذهب |
| Ya tekneleri beklerim, ya da yapmaya geldiğim işi yaparım. | Open Subtitles | استطيع انتظار القوارب أو يمكنني أن أفعل ما جئت الى هنا للقيام به |
| Hikayeni kendine sakla. Bunun için gelmedim. | Open Subtitles | وفر قصتك هذا ليس ما جئت من أجله |
| Yakında buraya geldiğim şeyi yapacak kadar güçlü olacağım. | Open Subtitles | قريبًا, سأكون قوية بما يكفي لأفعل ما جئت لأفعله هنا |
| İlk seferinde geldiğim şeyi göstereceklerdi. | Open Subtitles | وكانوا سيعرضون علي ما جئت هنا لأجله في المقام الأول وحينها ظهرت أنت |
| Şey, almaya geldiğim şeyi aldım. | Open Subtitles | حسنا ً, لقد أخذت ما جئت من أجله |
| Ve almaya geldiğim şeyi almadan kapanmayacak. | Open Subtitles | ولن يغلق حتى احصل على ما جئت من اجله |
| Yüzük artık kişiliğinin parçası haline gelmiştir ve "Yapmak için geldiğim şeyi yapmamayı tercih ediyorum. | Open Subtitles | لقد أصبح الوضع ،يتجاوز شخصيته بكثير فيقول: "إني لا أختار فعل ما جئت هنا لأفعله |
| Söylemeye geldiğim şeyi söyledim. | Open Subtitles | حسناً أظنني قلت ما جئت لقوله |
| - Richard, konu her zaman paradır. Beni öldürebilirsin ya da uğruna geldiğin şeyi alırsın. | Open Subtitles | الآن، يمكنك قتلي أو أعطيك ما جئت من أجلة |
| Yapmak için geldiğin şeyi yap ve birlikte olalım. | Open Subtitles | افعل ما جئت لأجله، وسنكون معًا. |
| Uğruna geldiğin şeyi aldın! Al da git! | Open Subtitles | لقد حصلت على ما جئت من أجله! |
| Siz, sizin Teşkilat'ınız bana gösterdi ki buraya gelme sebebim bir yalanmış. | Open Subtitles | وأنت، وكالتك أظهرتم لي أن ما جئت لأجله هنا كانت أكاذيب |
| Tamam öncelikle buraya gerçekten gelme nedenimizi bulalım. | Open Subtitles | حسنًا, أول الأشياء أولًا العثور على ما جئت لأجله |
| Buraya söylemek için geldiğim şey. | Open Subtitles | بهذا المنطق, سوف أقول فقط ما جئت لأقوله |
| Söylemek için geldiğim şey bu. | Open Subtitles | ذلك هو ما جئت إلى هنا لقوله |
| Neden buradan def olup gitmiyorsun da geldiğim işi bitirmeme izin vermiyorsun? | Open Subtitles | لم لا ترحل عن هنا وتتركني أنهي ما جئت لأفعله؟ |
| Şansınıza, buraya turta için gelmedim. | Open Subtitles | لحسن حظّكم أنّي ما جئت لأجل الفطيرة |
| İnşallah söylemeye geldiğin şey önemlidir. | Open Subtitles | أي كان ما جئت لقوله من الأفضل أن يكون مهماً |
| Taze meyve suyu siparişlerinizi almaya ve işe gelirken giydiğim kıyafetin bunlar olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | إنّني هنا لآخذ طلبات العصائر، ولاقول أيضًا هذا ليس ما جئت بالعمل فيه. |