| Hayatınızın bu pakete bağlı olduğunu hayal edin, Afrika'da bir yerde ya da New York'ta, Sandy kasırgasından sonra. | TED | تخيل إن كانت حياتك تعتمد على هذه الرزمة، في مكان ما في أفريقيا أو في نيويورك، بعد إعصار ساندي. |
| Polonya'da, bir nehir, köprü ve iskelesi olan bir yerde... | Open Subtitles | في مكان ما في بولندا حيث يوجد نهر, جسر ومرفأ |
| Yardıma ihtiyacın varsa, çocuklarına kavuşman için elimden geleni yaparım. | Open Subtitles | إذا احتجت لمساعدة , سأفعل ما في وسعي لإعادتك لأولادك |
| Ayrıca sizi meraklı olmaya ve sormaya teşvik ediyorum: "Diğer insanların kağıdında ne var?" | TED | وأشجعكم أيضا لتكونوا فضوليين وتسألوا عن ما في ورق الآخرين؟ |
| Mesele şu ki hem dış hem de iç görüntüler oldukça doğruydu. | TED | ما في الأمر أنه، كل من الصور الداخلية والخارجية تعتبر حقيقية تماما. |
| Önemli olan şu ki, onun oraya nasıl gittiğini biliyorsunuz. | TED | وهذا ما في الأمر. الآن تعرف كيف وصل إلى هناك. |
| Çünkü ister inanın ister inanmayın, ben de bir zamanlar sizin gibiydim. | Open Subtitles | لأنه .. صدقوا او لا تصدقوا لقد كنت يوماً ما في مكانكم |
| Otobüsün içinde bir köpek var. -Beni gördüğüne sevinmedin mi? | Open Subtitles | هناك كلب في مكان ما في الباص. المحطة التالية، فريدنجن. |
| İstediğiniz her şeyi söylerim. Ama karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | سأخبرك بكل ما تريد لكنني بحاجه لشئ ما في المقابل |
| Açıklamalardan biri, fetüslerin kötü bir durumda ellerinden gelenin en iyisini yaptıkları şeklinde. | TED | إحدى التفسيرات هو أن الأجنة تختار أفضل ما في الوضع السّيء. |
| Tayvan ve Çin Washington'da bir yerde gizli bir toplantı yapacaklar. | Open Subtitles | تايوان و الصين لديهم اجتماع سري في مكان ما في العاصمه |
| Diyelim ki 1900'de Orta Batı'da bir yerde 10 dönüm arsanız vardı. | TED | على سبيل المثال، تخيل أنك، في عام 1900، تملك 100 فدان من الأرض في مكان ما في ميدويست. |
| Sonra modern insanlar Afrika'da bir yere göç ettiler, Afrika dışına, büyük ihtimalle Orta Doğu'ya gittiler. | TED | ونعلم ان الانسان الحديث تطور بصورة ما في افريقيا وخرج من افريقيا الى الشرق الاوسط |
| Endişelenme. Onlara beni ikna edebilmek için elinden geleni yaptığını söyleyeceğim. | Open Subtitles | لا تقلقي، سأخبرهم أنك بذلت كل ما في وسعك كي تقنعينني |
| Ona göre hayat kısa ve acılarla dolu. Ağzına geleni söylüyor. | Open Subtitles | يرى أن الحياة قصيرة جداً ومؤلمة لذا فيقول ما في ذهنه |
| ne var ki, şifreni bilmeden dosyana giremem. | Open Subtitles | ما في الأمر، أنّي أحتاج كلمة المرور للولوج إلى ملفك |
| Ama ne var ki, bir saat önce arabam çalındı ve açıkçası yardımınız gerekli. | Open Subtitles | ولكن أنا هُنا لأكثر من ساعة سيارتي سرقت, وأريد القليل من المساعدة هذا ما في الأمر |
| Dünyada mutlaka sadece yerellikle ilgili çözümleri olan ve birinin de bunlara yatırım yapacağı bir yer olmak zorundadır. | TED | لابد من وجود مكان ما في العالم. ينتج حلولًا تتعلق فقط بمشكلات خاصة بإقليم معين، ويمنحنا أيضًا القابلية لتمويلهم. |
| Bir de bir ülkenin bir kısmı aktif olarak savaş hâlinde diye, bütün ülke öyle olacak diye bir şey yok. | TED | بالإضافة إلى، وقوع جزء واحد من بلد ما في حالة حرب ناشبة لا يعني أن البلد بأكمله يخوض حرباً. |
| Üzgünüm bayan, ama menüdeki her şeyin içinde balık var. Peki ekmek? | Open Subtitles | آسف يا سيدتي ، لكن كل ما في القائمة يحتوي على السمك |
| Bu gece benim için çok iyi bir şey yaptılar. | Open Subtitles | لقد عملوا ما في وسعهم الليلة وقد كانوا لطفاء جداً |
| Belki de insanlarla mütevazi şekilde tanışmak için en iyisini yapmalıyız. oldukları halleriyle. | TED | لنفعل ما في وسعنا لنقابل الناس بتواضع أينما كانوا، وكيفما يظهرون في ذلك اليوم، مهما كان جيلهم. |
| Her gün dışarı çıkıp yapmamız gerekenleri yapabiliyorsak, bu iş sayesindedir. Çünkü hayatlarımızdaki en değerli şeylerin emin ellerde olduğunu biliriz. | TED | إذ سمح لنا أن نخرج ونتمّ أعمالنا في الحياة كل يوم، ونحن ندري أن أثمن ما في حياتنا في أياد أمينة. |
| Los Angeles'ta bir yerlerde, eli tetikte bir terörist var. | Open Subtitles | في مكان ما في لوس انجلوس هناك ارهابيون سيضغطون الزناد |
| Yaklaşık her yüzyılda bir, galaksimizin bir yerinde, büyük bir yıldızın yakıtı tükenir. | TED | حوالي مرة كل قرن نجم ضخم في مكانٍ ما في مجرتنا يستنفذ وقوده |
| Bu kadar dar lateks elbise kızların hem yüreğini yakar hem dudaklarını. | Open Subtitles | هناك شيء ما في البذلة المطاطية المجسمة يشعل النار في شفاه الفتيات |