| Onun ne olduğunu biliyorsun İncil sallayan bir dolandırıcı. | Open Subtitles | أنت تعرف ما كان عليه هذا الفنان الضارب بالكتاب المقدس |
| Şımarık bir sersemdim. Babamın ne olduğunu bilmiyordum... | Open Subtitles | أنا كنْت مثل الأحمقِ الفاسدِ أنا لم اعرف ما كان عليه ابى |
| Demek istediğin, bu kadar büyük bir sırla yaşamak nasıl bir şeydi mi? | Open Subtitles | قصدك على غرار ما كان عليه لأكبر مع سري؟ |
| O araba içinde gömülmenin nasıl bir şey olduğunu bilemezsiniz. | Open Subtitles | لا تعرفين ما كان عليه الحال بالدفن حياً في تلك السيارة |
| Saldırılar bitti ve her şey normale dönüyor. | Open Subtitles | وأن الهجمات خلفنا وكل شيءٍ سيعود على ما كان عليه |
| Bilirsin, bu şehri ve ailesini güvende tutmak için yapması gerekeni yaptı. | Open Subtitles | تعلم, لقد فعل ما كان عليه فعله ليبقى هذه المقاطعة و عائلتة سالمين |
| Şimdi, bu topluluğun içindeki güvenin düzeyini anlamanız için ilk zamanlarda bir alan adı için kayıt yaptırmanın nasıl olduğunu size anlatayım. | TED | فقط لإعطائكم فكرة عن مستوى الثقة في هذا المجتمع، دعوني أخبركم ما كان عليه تسجيل اسم النطاق في الأيام الأولى. |
| İşte böyleydi. Peki niye buna bağlıydık? | TED | هذا ما كان عليه الحال. و لماذا كنا متعلقين بهذا؟ |
| Ona sordum ki, yüzlerce mil boyunca bin tane sığırı sürmek nasıl birşey? | TED | طلبت منه، ما كان عليه مثل بالفعل قطعان الماشية ألف عبر مئات الأميال؟ |
| Ama konunun ne olduğunu bildiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن لا اعتقد انه لا يعلم ما كان عليه. وكانت يا رفاق بارد |
| Hepsi onun yüzünden demiyorum. ne olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أقول ذلك بتاتاً أنا لا أعرف ما كان عليه |
| ne olduğunu ya da ne işe yaradığını anlayamamıştım. | Open Subtitles | لم يكن لدي أدنى فكرة ما كان عليه أو كيفية إصلاحه. |
| ne olduğunu görünce, hemen dönmek istedi. | Open Subtitles | عندما أدرك ما كان عليه الأمر أراد أن يعود مباشرة |
| ne olduğunu bilseydi çalmazdı ama. | Open Subtitles | لكنه لن يكون سرقتها إذا كان يعرف ما كان عليه. |
| - Keşke ne olduğunu hatırlayabilseydim. | Open Subtitles | أود فقط يمكن أن أتذكر ما كان عليه. كما يفعل أولا |
| Başka bir şeydi. | Open Subtitles | شيئا ً آخر حسنا ً , هذا هو ما كان عليه . |
| Sanırım benim için Colin öyle bir şeydi. | Open Subtitles | مثل القصص القصيرة أعتقد أن هذا ما كان عليه كولن ... |
| Babanızın kelepçelenmesini, sonra da hapse atılmasını seyretmenin nasıl bir şey olduğunu tahmin bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكن تخيل ما كان عليه لمشاهدة والدك مكبلة وتخوض في وقت لاحق، مع العلم طوال الوقت أنه كان ينبغي أن يكون لك. |
| Bu çarpıştırıcıda yaptığımız bu, koşulları yeniden üretiyoruz ki başlangıçta evrenin nasıl bir şey olduğunu anlayalım. | Open Subtitles | نحن نصنعها في هذا المصادم ونحن نعيد إنتاجها حتى نتمكن من معرفة ما كان عليه الأمر عندما بدأ الكون للتو |
| Sadece her şeyin normale dönmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يعود كل شيء الى ما كان عليه |
| Yapması gerekeni yaptı işte. - Kocam hırslıdır. | Open Subtitles | فعل ما كان عليه فعله زوجي يلعب البيسبول |
| Sanıyorum kocasının son anlarında, nasıl olduğunu merak ediyor o kadar. | Open Subtitles | وأعتقد أنها تريد أن نعرف ما كان عليه زوجها في تلك اللحظات الاخيرة |
| Aslında tam da böyledir ya da böyleydi. | TED | في الواقع، هذا هو بالضبط ما هو عليه الأمر، أو ما كان عليه. |
| Ama önce, bunun benim için nasıl birşey olduğu hakkında birşeyler söyleyeyim mi? | Open Subtitles | ولكن أولا، يجب أن أقول لكم ما كان عليه بالنسبة لي؟ |