Görünüşte yapacağınız bu değişikliklerin yanında butik özellikleri dediğimiz şeyleri de sağlamanız gerek. | Open Subtitles | وإلى جانب هذه التغييرات التجميليـة ستحتاجين أيضاً لتقدمي ما نسميه بـ إضافات المحل |
Şey, Üstad Skywalker ve ben sürekli saldırgan görüşmeler dediğimiz şeye mecbur kalıyoruz. | Open Subtitles | حسنا , سيدي سكاي وكر واوقفت ما نسميه المفاوضات العدوانية فى كل الاوقات |
Boynuz şeklindeki bölge tatlı nokta dediğimiz şeydir. | TED | تلك هي المنطقة المشابهه للبوق ذلك ما نسميه المنطقة الحلوة |
Hindistan'dan çıkan üçüncü tür görünmez inovasyona; Hintli şirkerler tarafından istihbarat verildiği için süreç inovasyonu diyoruz. | TED | النوع الثالث للابتكار الآتي من الهند هو ما نسميه بابتكار العمليات، بسبب حقنة من الذكاء من قِبل الشركات الهندية. |
Hindistan'dan çıkan son tür görünmeyen inovasyona; yönetim inovasyonu diyoruz. | TED | وآخر نوع من الابتكار، الابتكار الغير مرئي الناجم عن الهند هو ما نسميه الابتكار الإداري. |
Burada gerçekleşen şey bizim "büyük dolum" olarak adlandırdığımız durum. | TED | وهكذا فما سيحدث الآن هو ما نسميه "التعبئة الاحلالية الكبرى." |
Bu pigmentin serbest kullanımı ressam hastalığı olarak bilinen ve bugün kurşun zehirlenmesi adını verdiğimiz duruma sebep oldu. | TED | أدى الاستخدام الحر للصبغة الى مايعرف بمغص الرسامين، أو ما نسميه الآن بالتسمم بالرصاص. |
diye soruyor. Kapalı biyoyakıt laboratuvarı dediğimiz yerde başladık. | TED | حسنا، بدأنا في ما نسميه مختبر الوقود الحيوي الداخلي. |
Aynı zamanda sentez dediğimiz şeyi yapabilmemiz için bulunabilen en ucuz ham madde. | TED | ولكنها أيضًا أرخص المواد الخام المتاحة للقيام بشيء ما نسميه توليف. |
Sonra habitat grubu dediğimiz şeyin içine girdi. | TED | ثم بعدها انتقل إلى الجوار، إلى ما نسميه فريق السكنى. |
Bu "sonsuz oyun" dediğimiz şey. | TED | هذا في الواقع ما نسميه اللعبة اللانهائية. |
Karmaşıklıkla başa çıkabilmek için, alışılmışın dışında bir sistemi geliştirmek için, basit kurallara dayalı akıllı yalınlık yaklaşımı dediğimiz şeyi yarattık. | TED | لذا للتعامل مع التعقيد، لتحسين نظام جديد، فقد أنشأنا ما نسميه بأسلوب البساطة الذكية المرتكز على قواعد بسيطة. |
Ancak onu çöpe atıyorsanız ve yerel çöp tesisleriniz normal olanlardansa, o zaman ikili olumsuzluk dediğimiz şey ortaya çıkıyor. | TED | و لكن اذا رميتموه في سلة المهملات و مرفق مكبكم المحلي غير متطور حينها سوف يكون لدنيا ما نسميه السلبي المضاعف |
Düşen işlem maliyetleri, değer zincirlerinin kırılması ve bu sebeple aracıların kaybolmasının veya yapıbozum dediğimiz şeyin mümkün hâle gelmesiyle ilgiliydi. | TED | كانت حول انخفاض تكاليف المعاملات كسر سلاسل القيمة وبالتالي السماح باللاوساطة، أو ما نسميه التفكيكية. |
Akış sitomterisinde taşıyıcı dediğimiz bir araca sahip olmayı başardım; büyük, güçlü bir lazer, üstelik firmasından parayı geri alma garantisi de var, eğer gemide işe yaramazsa geri alacaklardı. | TED | لذا تمكنت من الحصول على ما نسميه جهازاً كبيراً لقياس التدفق الخلوي، وهو ليزر كبير وقوي مع ضمان استعادة الأموال من الشركة إذا لم يعمل على متن سفينة، سوف يعيدونه. |
Şimdi fare imlecini bunun üstüne getirelim, biz buna komut istem ekranı diyoruz ve bunu başka bilgisayarlarda dolaşmada kullanıyoruz. | TED | والأن حينما أضع مؤشر الفأرة فوقها. هذا ما نسميه موجهة الأمر، و بإستخدامه نستطيع الإبحار في جهاز الحاسوب. |
İşte buna ultra yüksek performanslı fiber güçlendirilmiş beton diyoruz. | TED | هذا هو ما نسميه الخرسانة المسلحة بالألياف عالية الأداء. |
Sanal ağda biz buna samanlıkta iğne aramak diyoruz çünkü her şey birbirine çok benziyor. | TED | وهذا ما نسميه في السيبرانية بالبحث عن إبرة في كومة من الإبر، لأن كل شيء فيها متشابه لحد كبير. |
Bu gördüğünüz yapıda, buna 'Büyük Duvar' diyoruz, boşluklar ve benzer şeyler var fakat teleskop yeterince hassas olmadığından, uzaklastıkça gözden kayboluyorlar. | TED | وترون هذه البنى هذا ما نسميه بالجدار العظيم، ولكن هناك فراغات وهذا النوع من الاشياء وتخبت رؤيتها لإن التلسكوب لا يستطيع التقاطها. |
Aslında, bizim hükümet olarak adlandırdığımız şey vampir devletleri. | TED | في الواقع ، ما ، ما نسميه نحن حكومات هي دول خفاش. |
Beynin sürüngensi adını verdiğimiz bölümünün bir parçasıdır, ve bu bölgenin istekle, motivasyonla, konsantrasyonla ve arzuyla ilgisi vardır. | TED | انها جزء من ما نسميه اللب الزاحف للدماغ، مرتبط بالرغبة ، والدافع، مع التركيز و الشغف. |
Belki tek bir hücrenin genetik bilgi dizisinde veya DNA üzerinde bir yazım hatası olur, buna mutasyon deriz. | TED | ربما إحدى الخلايا و الحمض النووي الخاص بها يتلقى تعليمات مع خطأ مطبعي و هذا ما نسميه الطفرة |
Bu gördüğünüze biz, dış gebelik diyoruz. | Open Subtitles | أنا أقصد أن هذا هو ما نسميه بالـ"الحمل الكاذب" |